Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/14034 E. 2023/630 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14034
KARAR NO : 2023/630
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

T. C.
Y A R G I T A Y
3. C E Z A D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Aksaray 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.10.2018 tarihli ve 2018/108 Esas, 2018/275 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 221 inci maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 221 inci maddenin beşinci fıkrası, 58 inci maddesinin altıncı, yedinci ve dokuzuncu fıkrası uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 11.01.2019 tarihli ve 2018/260 Esas, 2019/34 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunu, TCK’nın 61. maddesinde cezanın belirlenmesinde aynı maddenin 4. fıkrasına göre temel cezada önce artırma sonra indirme yapılacağı, 5. fıkrasında ise yukarıda belirlenen ceza üzerinden takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç cezanın belirleneceği belirtildiği halde bu sıralamaya aykırı olarak önce TCK’nın 62. maddesinin uygulanması sonrasında TCK’nın 221/4.maddesinin uygulanması suretiyle hüküm kurulmuş ise de, sonuç ceza değişmediğinden eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiş, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kısmi iptal kararı gözetilmek suretiyle, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin tatbiki gerekirken, kararda yazılı şekilde uygulama yapılması hatalı ise de, bu husus davanın yeniden görülmesini ve duruşma açılmasını gerektirmeksizin CMK.nın 280/1-a ve 303 maddeleri uyarınca düzeltilmesi olanaklı bulunduğundan, Hükümden TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün bütünüyle çıkarılarak yerine “Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre sanık hakkında TCK.nın 53.maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının 1. cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi sureti ile hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
3.7188 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 286 ıncı maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 24.09.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle, dosya kapsamında dinlenen tanıkların sanığın örgüt yapısına dahil olmadığı, örgüt konusunda çok bilgisiz olduğu ve kendileri tarafından örgüt hiyerarşisi içine çekilmeye çalışıldığını beyan ettikleri, sanığın örgüt üyesi olmadığının tanık beyanları ile de tespit edildiği, bu şekilde sanık hakkındaki bütün iddiaların çürütüldüğü ve sanığın atılı suçu işlediğine dair dosyada başkaca somut bir delilin bulunmadığı, HTS kayıtlarının ve ankesörlü telefondan aranmanın tek başına mahkumiyete yeter derecede kesin bir delil olarak hükme esas alınamayacağı, ayrıca konuşma içeriği tespit edilemeyen, kim tarafından arandığı belli olmayan aramaların şüpheli delil kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, örgüt üyeliği için gerekli olan kriterlerin dosyada mevcut olmadığı, sanığın üyesi olmadığı örgütün çökertilmesi için göz altına alındığı günden itibaren oldukça yararlı bilgiler verip etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini dile getirdiği, verdiği bilgiler ışığında hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği ancak, hakkında mahkumiyet hükmü kurularak örgütün asıl üyeleri gibi cezasını infaz etmek sorunda bırakıldığı, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği, aksi kanaatin hasıl olması durumunda uygulanan etkin pişmanlık hükümlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiği ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütü yöneticiliği suçunun TCK’nın 314/1 maddesinde düzenlendiği, Buna göre 314/1. maddesinde belirtildiği şekilde kanunun bu kısmında 4. ve 5. bölümünde yer alan suçlarını işlemek amacıyla örgüt kuran ve yöneten kişinin cezalandırılacağı, 2.fıkrasında da bu şekilde kurulan örgüte üye olanların cezalandırılacağının düzenlendiğ, TCK’nın 221/4 maddesinde de etkin pişmanlık hükümlerine yer verildiği anlaşılmıştır. Örgüt üyesi sayılabilmesi için failin, 314/1. Fıkrada belirtilen örgütü kuran veya yöneten sıfatının bulunmaması, yani örgüte sonradan girmiş, sevk ve yönetime dahil olmamış bulunması gerekir. Bu itibarla, örgütün “silahlı örgüt” niteliğinde olup olmadığının hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi yönünden Emniyet Genel Müdürlüğünden bilgi alınması varsa örgütün tüzük ve programının onaylı örneklerinin getirilerek dosya içerisine konulması, örgüt elemanlarınca gerçekleştirilmiş silahlı eylemler bulunup bulunmadığının soruşturulması ve sonucuna göre failin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir. Ayrıca üyelik suçunun oluşabilmesi için de örgütsel anlamda faaliyetlerin süreklilik, yoğunluk, çeşitlilik içermesi, bu bağlamda sanığın örgütle irtibatını ortaya koyan örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunduğunu gösteren kanıtların ortaya konulması gerekmektedir. Buna göre sanığın; Astsubay olarak görev yaptığı …’ndan FETÖ/PDY Silahlı Terör örgütü ile iltisakı nedeniyle ihraç edildiği, askeri yapılanma içerisnide yer aldığı, askeri yapılanmanın örgüt açısından mahrem hizmetler sınıfında olduğu, alınan tanıklar A. Ş., R. T., M.E., beyanlarına göre sanığın yapılanma içerisinde olduğu ve gizlilik gereği bu şahıslarla görüşmelerinin bulunduğu, askeri hizmetlerde şahısların görev yaptığı yerlerdeki örgüt mensuplarına devir teslim işlemlerinin yapıldığı, sanığın bu şekilde gerek kendi ikrar içeren beyanları gerek tanık beyanları ile sabit olduğu üzere yapı içerisinde bulunduğunun sabit olduğu anlaşıldığından eylemine uyan TCK 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
ETKİN PİŞMANLIK İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME ;
Silahlı terör örgütüne üye olan ya da yönetici olan kişilerle ilgili etkin pişmanlığa ilişkin düzenlemelerin TCK’nın 221. maddesinde düzenlendiği, maddenin 4. fıkrasına göre yakalandıktan sonra sanığın bizzat pişmanlık göstererek örgütün yapısı ve faaliyetleri kapsamında ve örgüt mensuplarının yakalanması açısından elverişli bilgiler verdiği takdirde cezada indirime gidilebileceğinin öngörüldüğü, bu kapsamda dosya içerisinde tanık olarak beyanları alınan R. T. haricindeki diğer tanıkların astsubay rütmesinde asker olmaları ve hepsi hakkında yine mahkememizde silahlı terör örgütü üyeliğinden dolayı kamu davası açılması ve yargılanıyor olmaları, örgütün özellikle jandarma, emniyet, yargı gibi devlet kurumlarının mahrem hizmetler olarak değerlendirip gizliliğe son derece riayet ederek bu kurumlarda yapılanması dikkate alındığında bu kurumlardaki mensupların ortaya çıkartılmasının gizlilik nedeniyle kolay olmadığı, bu manada sanığın beyanları ile daha önce bilinmeyen ve yapıyla irtibatlı olduğu üye oldukları gerekçesiyle isimleri tespit edilip haklarında dava açılan kişilerin isimlerini verdiği ve haklarında dava açılmasını sağladığı, sanık hakkında TCK’nın 221/4 maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, yine aynı yasanın 221/5 fıkrası uyarınca sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirleri hükümlerinin uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Sanık hakkında cezanın bireyselleştirilmesi anlamında hüküm kurulurken örgüt içerisindeki konumu, suç kastının yoğunluğu, amaç ve saiki göz önüne alınarak suçun işleniş şekli, sanığın amacı göz önüne alındığında alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir bir neden görülmediğinden alt sınırdan uygulama yapılmış, yine atılı suçun 3713 sayılı Yasanın 3 ve devamı maddelerinde sayılan suçlardan olması nedeniyle bu yasanın 5. maddesi uyarınca sanığa verilen cezanın yarı oranında artırılmasına karar verilmiş, etkin pişmanlık nedeniyle vermiş olduğu bilgiler, bilgilerin niteliği ve kapsamı göz önüne alındığında 221/4 maddesindeki düzenlemeye göre takdiren 2/3 oranıda cezada indirim yapılmasının ceza adaleti açısından uygun olacağı sonucuna varılmış, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları, sabıkasız oluşu göz önüne alınarak hakkında takdiri nedenlerle indirim yapılmasına karar verilmiş, atılı suçun Silahli Terör Örgütü üyeliği olması sanığın da örgüt mensubu olması nedeniyle hakkında TCK’nın 58/9. maddesi hükümlerinin uygulanmasına, sanığın açıklanan nedenlerle cezalandırılmasına dair hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
a) Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında ve dairemizin müstakar kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
b) Ayrıntıları Dairemizin 06.11.2019 tarih ve 2019/1582 Esas, 2019/6838 sayılı Kararında açıklandığı üzere; bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olduğunun kabulü gerekir.
c) Mahallinde hukuka uygun olarak ikame olunup usulünce tartışılan delillere, dosya kapsamına, sanığın etkin pişmanlık hükümleri kapsamında yaptığı savunmasına, tanık beyanlarına ve HTS kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 17.10.2017 tarihli tutanağa göre, üniversite sınavlarına hazırlık döneminde örgüt evlerine giderek yapılanma ile tanışan sanığın, örgüt üyelerinin telkinleri doğrultusunda askeri sınavlara hazırlanması, askeri okul döneminde ve mezuniyeti sonrasında da mahrem yapılanma içinde yer alan örgüt mensupları ile örgüte ait evlerde görüşmesi ve tayin olduğu her görev yerinde sanıkla ilgilenmesi için yeni bir mahrem imam görevlendirmesi, sanık tarafından kullanıldığı tespit edilen 0507 (…) (..) (..), numaralı telefon hattının örgütün mahrem imamları tarafından ankesörlü hatlardan arandığının tespiti ve sanığın da örgüt üyeleri tarafından ankesörlü hatlardan arandığına dair ikrarı ile dosya kapsamındaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanığın anılan örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk arz eden faaliyetlerde bulunmak suretiyle üyesi olduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
d)Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü sair nedenler yerinde görülmediğinden sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır. Ancak;
1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu kanun dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 esas 2015/1292 karar 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay değerlendirildiğinde;
Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanığın incelenen dosya kapsamı ve delillere göre, yakalandıktan sonra soruşturma ve kovuşturma aşamalarında örgütte kaldığı süre ve konum itibarıyla, örgütün yapısı, örgütsel faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdikleri bilgilerin faydalılık derecesi ve etkin pişmanlıkta bulunduğu aşama gözetilerek, TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca verilen cezalarda üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören TCK’nın 221/4-2. cümle maddesi gereğince adalet ve hakkaniyete uygun, üst sınırdan indirim yapılması gerekirken fazla ceza tayini,
2-Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz talebi yerinde görüldüğünden Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 11.01.2019 tarihli ve 2018/260 Esas, 2019/34 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dosyanın Aksaray 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.02.2023 tarihinde karar verildi.