Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/13708 E. 2023/691 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13708
KARAR NO : 2023/691
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/3735 E., 2019/1127 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etme
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kesin kararın; 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29 ncu maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyize tabi hale gediği, anılan Kanuna eklenen geçici 5 inci maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içerisinde temyiz talebinde bulunduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.09.2018 Tarihli ve 2017/234 Esas, 2018/619 Karar sayılı Kararı
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314/3 ve 220/7 yollaması ile 314/2, 220/7, 62/1, 53, 63 üncü maddeleri ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı) 5/1 inci maddesi uyarınca 2 yıl 7 ay 7 … hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 25.09.2019 Tarihli ve 2018/3735 Esas, 2019/1127 sayılı Kararı
Sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafilerinin, sanığın ve O yer Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.09.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık müdafinin temyiz istemi,
Kararın sanık lehine bozulmasına ilişkindir.
2. Sanığın temyiz istemi;
Suçun maddi manevi unsurlarının oluşmadığına, Bankasya hareketlerinini rutin olduğuna, lehe olan delillerin değerlendirme dışı bırakıldığına, lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiğine, yargılamanın Anayasa, AİHM Sözleşmesi, 5237 sayılı Kanun’un 5271 sayılı Kanun’un ve diğer ceza ve yargılanma ilkelerine aykırı bir şekilde yapıldığına, suçlamaya ilişkin somut delil olmadığına, eksik araştırma ile hüküm kurulduğuna, kararın bozularak yargılama giderleri ve ücreti vekaletin kamu üzerine bırakılması gerektiğine, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince “Sanığın bir dönem cemaat olarak bilinen yapının sohbet ve benzeri organisazyonlarına katıldığı kendi ikrarı ve tanık … beyanları ile sabit ise de, bu husus atılı suçun subütu açısından yeterli görülmemiştir. Ancak; …Tüm dosya kapsamına göre FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeleri tarafından gizli haberleşme için kullanılan bylock vb. programı kullanmayan, FETÖ örgütüne üye olduğu yönünde aleyhinde sübuta yeter başka delil olmayan sanığın örgütün gayesini bilerek ve benimseyerek bu örgüte girip, örgüte katılmayı, bağlanmayı ve hiyerarşik gücün emrine girmeyi kabul ettiğinin sabit olmadığı, bu nedenle sanığın silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasının netlik kazanmadığı, ancak 17/25 Aralık sürecinden sonra örgüt elebaşının örgütün finans ayağını oluşturan Bank Asyaya destek olunması, bu bağlamda ev, araba satılması, gerekirse başka bankadan kredi çekilerek Bank Asyaya aktarılması yönünde çağrısının bulunduğu, dosya içerisine yer alan bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere sanığın örgüt elebaşısının bankaya sahip çıkılması ve kurtarılması hususundaki çağrılarından sonra yukarıda ayrıntılı şekilde izahı yapılan işlemleri ile sanığın örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme kastıyla hareket ettiği sabit görülmüştür.” gerekçesiyle silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etme suçtan mahkumiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında suç isminin “silahlı terör örgütüne üye olma” olarak gösterilmesi ve suç tarihinin son yardımın yapıldığı tarih olması karşısında gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “11.02.2014” yerine yazılı şekilde yazılması mahallinde giderilebilecek birer yazım hatası olarak kabul edilmekle başkaca isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220 nci maddesinin 7 nci fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314 üncü maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, esas 9-242, karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın savunmasının aksine örgütle iltisaklı Bank … isimli bankaya talimatla para yatırdığına, silahlı terör örgütüne yardım kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetini gerektirir yeterli delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık ve müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 25.09.2019 tarihli ve 2018/3735 Esas, 2019/1127 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
22.02.2023 tarihinde karar verildi.