Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/12775 E. 2023/3 K. 10.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/12775
KARAR NO : 2023/3
KARAR TARİHİ : 10.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/185 E., 2019/1645 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.11.2018 tarihli ve 2018/175 Esas, 2018/357 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 23.10.2019 tarihli ve 2019/185 Esas, 2019/1645 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.09.2021 tarih ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, yapılan yargılamada delillerin usulsüz toplandığı, hukuki nitelemenin doğru yapılmadığı, eylemlerin yasal olduğu ve müvekkilin fiillerindeki amaç ve saikteki suç işleme kastının olmadığı, ByLock’un hukuka aykırı delil olduğu, sendika üyeliğinin delil olarak değerlendirilemeyeceği, banka hesap hareketlerinin rutin nitelikte olduğu, terör örgütü üyeliğinin yasal unsurlarının oluşmadığı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırı değerlendirme yapıldığı, suçun manevi unsurunun gerçekleşmediğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Dosyada mevcut ByLock tespit ve değerlendirme tutanağına göre; sanığın fiilen kullanmış olduğu … nolu GSM hattına ilişkin olarak … nolu ID’yi kullandığı, kullanıcı adının …, … olduğu, listesine arkadaşlar eklediği ve kendisinin de eklenmiş olduğu, mesaj içeriklerine göre dernek faaliyetleri, para toplama, abonelik yapma, sohbet toplantısına katılma vs. konularda yazışmalar bulunduğu, BTK’dan gelen CGNAT kayıtlarına göre, sanığın kullanımında olan … nolu hat ile ByLock programı için kiralanan birden fazla Hedef IP numarası üzerinden 15.10.2014-18.02.2016 tarihleri arasında 3083 adet sinyal bilgisinin bulunduğu, bu itibarla sanığın münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerinin kendi aralarında gizli haberleşme için oluşturulan ve örgüt üyesi olmayan kişilerin kullanma imkanı olmayan ByLock haberleşme programını kullandığı,
Yine sanığın örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan … Sağlık Sendikası’nda üyeliğinin bulunduğu, Bank … hesap hareketlerine ilişkin bilirkişi raporuna göre 2013 yılı Aralık ayında hesapta cüzi bir miktar para bulunmaktayken 21.01.2014 tarihinde altın hesabı açtırıldığı, bakiyenin 7309 TL’ye yükseldiği, bu hususların da mahkemenin kanaatini destekler mahiyette olduğunun anlaşıldığı,
Dosyada mevcut ByLock tespit tutanağı, tespit ve değerlendirme tutanağı, CGNAT kayıtları, bilirkişi raporu, sanık savunması, diğer belge ve tutanaklar ile yukarıdaki ayrıntılı açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla mahkumiyetine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1-) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetildiğinde; sanığın … ID numaralı ByLock kullanıcısı olduğu ve gizliliği sağlamak amacıyla örgütsel haberleşme amacıyla kullandığı,
2-) BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı … Katılım Bankası AŞ’de gerçekleştirilen rutin hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği nazara alındığında; Bank … nezdindeki hesap hareketlerinin incelenmesi neticesi hazırlanan bilirkişi raporuna göre, sanığın yaptığı işlemlerin örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eder nitelikte olduğu, örgüte müzahir olması nedeniyle KHK ile kapatılan Ufuk Sağlık Sendikasına üye olduğu anlaşıldığından, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; karar gerekçelerine göre sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 23.10.2019 tarihli ve 2019/185 Esas, 2019/1645 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.01.2023 tarihinde karar verildi.