Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/1244 E. 2023/3712 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1244
KARAR NO : 2023/3712
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/381 E., 2018/793 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne yardım etme
02.09.2016 (sanık … yönünden)
HÜKÜM : Sanık … hakkında istinaf başvurusunun esastan reddi kararı, Sanık … hakkında İlk Derece Mahkemesinin mahkumiyet kararının kaldırılarak sanığın beraatine dair karar
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama, Bozma
İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine, her ne kadar sanık … hakkında Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın kesin olduğu belirtilmişse de, sanıklar hakkındaki Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.12.2017 tarihli ve 2017/109 Esas, 2017/151 sayılı Kararı ile;
a. Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası ve 5327 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
b. Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 220 nci maddesinin yedinci fıkrası yollamasıyla 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 220 nci maddesinin yedinci fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 3 yıl 1 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.02.2018 tarihli ve 2018/381 Esas, 2018/793 sayılı Kararı ile;
a. Sanık … hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
b. Sanık … hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan mahkumiyet hükmünün kaldırılarak sanığın beraatine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 04.10.2019 tarih ve sanık … hakkındaki hüküm yönünden onama, sanık … hakkındaki hüküm yönünden ise bozma görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … müdafiinin temyiz istemi özetle;
1.Usul ve kanuna aykırı karar verildiğine,
2.Suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,
3.Teşdidin derecesinde hataya düşülerek fazla ceza tayin edildiğine,
4.Eksik araştırma, inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğuna,
5.Delillerin yetersiz olduğuna,
6.Bank … hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemi olduğuna, talimatla hareket etmediğine,
7. Yapının 15 Temmuz darbe girişimi ile örgüt sayılması gerektiği, iddia olunan eylem tarihleri itibariyle yargı kararı ile belirlenmiş terör örgütünün bulunmadığına, bu tarihten önceki eylemlerin suç sayılmaması gerektiğine,
8.Bu yapının faaliyetlerine örgütsel amaçla değil dini saiklerle katıldığına,
9.Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,
İlişkindir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi özetle; sanıklardan ele geçen dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme neticesi hazırlanacak raporun beklenilmesi, delil eksikliğinin giderilmesi, sanık … hakkında da mevcut tanıkların dinlenmesi, sanıkların örgüt lideri ile olan akrabalık bağları hakkında kovuşturmanın genişletilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya muhalefet teşkil ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Sanık … yönünden;
Tüm bu deliller ışığında somut olay sanık … açısından incelendiğinde; sanığın babası diğer sanık … tarafından televizyon ekranında sanığın örgütün ileri gelenlerinden eğitim alarak yetiştiği hususunda açıklama yaptığı, tanık beyanından anlaşılacağı üzere örgütsel sohbet toplantılarına katıldığı, bu toplantılarda özel günlerde para toplandığı, sohbet anlatıcılığı yapan babası …’ü örgütsel toplantılara getirip götürerek toplantıların organizesine katkı sağladığı, Dijitürk aboneliğini örgütsel talimatla sonlandırdığı, ikametinden örgüt liderine ait sohbet kasetlerinin el geçirildiği anlaşılmakla tüm bu anlatılanlar kapsamında sanığın eylemlerinin hukuki nitelendirilmesinin yapılmasında her ne kadar sanık hakkında silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması talibiyle kamu davası açılmış ise de 5237 sayılı yasanın 314/2 nci maddesinde düzenlenen suçun unsurlarından olan çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerinin dosya kapsamı itibariyle tespit edilemediği ancak eyleminin yine aynı yasanın 220/7 nci maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne yardım faaliyetleri kapsamında kaldığı; şöyle ki anılan madde metninde; “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir” amir hükmünün düzenlendiği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede sanığın örgütsel sohbet toplantılarına katıldığı, bu toplantılarda özel günlerde para toplandığı, sohbet anlatıcılığı yapan babası …’ü örgütsel toplantılara götürüp getirdiği, Dijitürk aboneliğini örgütsel talimatla sonlandırdığı, ikametinden örgüt liderine ait sohbet kasetlerinin el geçirildiği anlaşılmakla sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 220/7 maddeleri yollamasıyla 314/2 maddesi gereğince, suç tanımında belirlenen cezaların alt ve üst sınırı arasında cezalar tayin edilirken, 5237 sayılı TCK’nın 61 inci maddesinde gösterilen ölçütler dikkate alınmıştır. Suçun işleniş biçimine, suçun işlenmesindeki özelliklere göre, aynı Kanun’un 3/1 inci maddesindeki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki hüküm de gözetilmek suretiyle sanığın takdiren alt sınırdan cezalandırılması gerekmiştir. Yine 5237 sayılı TCK’nın 220/7 nci maddesinin ikinci cümlesi gereğince; yardımın niteliği (örgütün amaç ve faaliyetlerinin gerçekleşmesine olan katkısı) göz önüne alınarak; temel cezada takdiren 1/2 oranında indirim yapılmıştır. Sanığa verilecek cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak TCK 62 nci madde uyarınca cezasında takdiren 1/6 oranında indirim yapılması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır.
2.Sanık … yönünden;
Tüm bu deliller ışığında somut olay sanık … açısından incelendiğinde; sanığın 1966 yılında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lideri Fetullah Gülen’le tanışarak vaazlarına katıldığı, bizzat örgüt liderinin kendisine can ve mal ile hizmetinde olduğunu beyan ettiği, örgütün Türkiye içinde faaliyetlerinin kuruluşu sırasında yurt ve kamp yaptırılması için yüklü miktarlarda himmet verdiği, örgütsel talimatla kendisine ait üzüm bağlarında örgütsel kamp kurarak örgüte eleman kazandığı, örgütsel kamplarda bizzat örgüt liderinin talimatıyla sohbet anlatıcılığı yaptığı, sanığın sohbet anlatıcılığı yaptığı kamplarda yüksek meblağlarda himmet toplanarak örgüte maddi gelir elde edildiği, örgüt fikriyatına ve örgüt liderinin hedeflerine koşulsuz bağlı olduğu, örgüt lideri ile olan anılarını örgüt liderine insan üstü meziyetler yükleyerek örgüte olan bağlılığın arttırılması ve örgüte elaman kazandırılması için uğraş verdiği, sanığın birçok örgüt tepe yöneticisiyle görüşme kayıtlarının bulunduğu, tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere sanığın örgütün üst düzey elamanlarının bağlılık duyduğu kişilerden olduğu, ikametine Türkiye’nin her yerinden gelen örgüt üyelerine sohbet düzenlediği, örgütsel kampların maddi giderlerini üstlendiği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Türkiye çapında etkin kılınması için örgütün kuruluşundan itibaren örgüt içerisinde aktif rol üstlendiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24.04.2017 tarih ve 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında örgüt yöneticisi hakkındaki hukuki tespitler ile bu yöndeki eylemleri olan sanıkların TCK nın 314/1 inci maddesi gereğince sorumlu olabilecekleri açıkça vurgulandığı, Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde sanığın gerçekleştirdiği sabit görülen eylemlerinin gerçekleştirdiği zaman dilimi de dikkate alındığında TCK’nın 314/1 inci maddesinde yaptırıma bağlanan örgüt yöneticiliği olarak nitelendirilemeyeceği, sanığın örgüt içinde inisiyatif ve karar verme yetkisinin örgütün kuruluş aşamasında bulunduğu kabul edilse bile bu yetkisinin örgütün ilerleyen zamanlarında son bularak sanığın örgütün manevi abisi konumuna dönüştürüldüğünün tanık beyanlarıyla sabit olduğu, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24.04.2017 tarih ve 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararı dikkate alındığında da eylemin TCK’nın 314/2 nci maddesi kapsamında kaldığı, bu haliyle sanığın örgütün amaçları doğrultusunda örgüt lehine örgütün kuruluşundan itibaren faaliyetlerde bulunduğu, bu yöndeki tespit edilen eylemlerin sanığın silahlı örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisi içerisinde olmayı tercih etmek suretiyle, örgütün yapısına dahil olduğuna, FETÖ/PDY’nin amaç ve ilkelerini gerçekleştirebilmek amacıyla örgüt stratejisini benimsediğine dair kesin delil teşkil ettiği ve bu yöndeki iddia ile tereddütsüz olarak örtüştüğü, bu haliyle sanığın eyleminin sübut bulduğu, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiği kanaatine varılmakla, sanığın bu eylem nedeniyle kendisini alacağı cezadan kurtarmaya matuf bulunan savunmasına itibar edilmeyerek, sabit olan eylemine uyan 3713 sayılı TMK’nın 7/1 inci maddesi delaletiyle TCK’ıun 314/2 nci maddesi uyarınca sanığın örgüt içerisindeki konumu ve faaliyetleri dikkate alınarak suçun işleniş şekli, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı gözetilerek takdiren ve teşdiden hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın eyleminin 3713 sayılı Yasa’nın 3 üncü maddesi kapsamında yer alan terör suçu olması dikkate alınarak cezasında 3713 sayılı Yasa’nın 5/1 inci bendi gereğince yarı oranında arttırım yapılmasına, sanığa verilecek cezasının sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak TCK 62 nci madde uyarınca cezasında takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına, sanığa verilen cezanın miktarı ve nev’i göz önüne alınarak sanık hakkında CMK 231/5, TCK 50 ve 51 inci maddelerinin uygulanmasının yasal olarak mümkün olmadığına, sanığın hapis cezasının kanuni sonucu olarak 5237 sayılı Yasa’nın 53 üncü maddesinde yazılı haklardan yoksun bırakılmasına, Mahkememizce düzenlenen 01.12.2017 tarihli dosyayı ele alma tutanağı göz önüne alınarak sanığın CMK 109/3-a maddesi gereğince yurt dışına çıkışının yasaklanmasına bu hususun gerekçeli karara ilave edilmesine dair sonuç ve vicdani kanaate varılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1.Sanık … yönünden;
Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından sanık …’ün silahlı terör örgütüne yardım etmek suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanığın terör örgütü okulunda eğitim gördüğüne dair babasının soyut beyanı dışında delil olmadığı gibi, örgüt sohbet toplantılarına katılması ve evinde yapılan aramada örgüt liderine ait sohbet ve teyp kasetlerinin bulunması eylemlerinin terör örgütüne yardım niteliğinde eylemler olmayıp, örgüte sempati boyutunda kalan eylemlerdir. Sanığın … Katılım Bankası (Bank …) hesabının incelenmesinden sigorta şikketi hesabına düşük miktarlı para havalesi işlemlerin yapıldığı görülmüş olup, bu işlemlerin rutin bankacılık işlemi mahiyetinde olduğu, terör örgütü liderinin talimatı doğrultusunda örgüte ait bankanın bulunduğu zor durumdan kurtarılması amacı ile bankaya para yatırılmasının söz konusu olmadığı görülmekle, sanığın sübut bulan eylemlerinin terör örgütüne yardım mahiyetinde olmayıp, sanığın terör örgütüne üye olduğuna ya da yardım ettiğine dair her türlü şüpheden arındırılmış, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
2.Sanık … yönünden;
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A.Sanık … hakkında kurulan hüküm yönünden;
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lideri ile eskiye dayanan irtibatını zaman içerisinde devam ettirdiği, örgüt liderinin sohbet adı altında yaptığı toplantılara katıldığı, himmet verdiği, örgütün tepe yöneticileriyle irtibat içinde olduğu belirlenen, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılan sanık hakkında;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak eksiksiz yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; karar gerekçelerine göre sanık müdafiinin yukarıda ilgili bölümde ileri sürdüğü temyiz sebepleri ve sair hususlar yerinde görülmemekle sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B.Sanık … hakkında kurulan hüküm yönünden;
1.Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılanan, yargılandığı süre boyunca müdafi bulunmayan ve 5271 sayılı Kanun’un 156 ncı maddesi uyarınca da re’sen müdafii görevlendirilmeyen sanığa Anayasanın 36 ncı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesinin zorunlu sonucu olarak 5271 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca müdafi görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek biçimde müdafii hazır bulundurulmaksızın mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin üçüncü, 188 inci maddesinin birinci, 197 nci maddesinin birinci ve 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (e) fıkralarına muhalefet edilmesi,
2.5271 sayılı Kanun’un 280, 303/1-a, 193/2, 216 ve 217 nci maddeleri uyarınca; istinaf mahkemelerinin, İlk Derece Mahkemesince toplanan delilleri takdir ederek dosya üzerinde yapacakları incelemeler neticesinde beraat kararı veremeyecekleri nazara alındığında, anılan Kanun maddelerine de yanlış anlamlar yüklenerek Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi tarafından 5271 sayılı Kanunun 280/2 nci maddesine aykırılık oluşturacak şekilde duruşma açmaksızın evrak üzerinden İlk Derece Mahkemesince belirlenen hapis cezasının kaldırılarak 5271 sayılı Kanun’un 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine dair karar verilmesi,
3.UYAP kayıtlarının incelenmesinden, sanık hakkında Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2023/86 Esas sayılı dosyası ile suç tarihi 22.02.2023 tarihi olan silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan dava dosyasının bulunduğu görülmekle; mükerrer yargılamanın ve cezalandırılmanın önlenmesi bakımından sanık hakkındaki belirtilen dava dosyasının getirtilerek derdest olması halinde birleştirme hususunun değerlendirilmesi, karar verilip kesinleşmiş olması durumunda ise dosyanın aslı veya Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde onaylı örneği dosya arasına alındıktan sonra birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
4. Sanığa atılı suçun vasfının her türlü şüpheden uzak olarak tayin ve tespiti açısından UYAP bilgi havuzunda araştırma yapılarak sanık hakkında herhangi bir ifade yahut beyan bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa onaylı örneklerinin getirtilmesi, temyiz aşamasında dosyaya gönderilen dijital inceleme raporu ile birlikte temin edilen bilgi ve belgelerin 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunması, soruşturma aşamasında beyanına başvurulan M.E.A. ile birlikte tespit edilecek ifade yahut beyan sahiplerinin duruşmada tanık sıfatı ile dinlenerek sonucuna göre sanığın hukuki konumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
5. BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 107 nci maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı … Katılım Bankası A.Ş.’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği nazara alındığında; sanığın 2013 öncesini de kapsar şekilde ilgili yerlerden Bank … hesap hareketlerinin temin edilip incelenmek ve bu konuda bilirkişi raporu alınmak suretiyle örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden, bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Nedenleriyle sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
1.Sanık … hakkında kurulan hüküm yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.02.2018 tarihli ve 2018/381 Esas, 2018/793 sayılı Kararında Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2.Sanık … hakkında kurulan hüküm yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.02.2018 tarihli ve 2018/381 Esas, 2018/793 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
31.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …