Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/11989 E. 2023/246 K. 24.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11989
KARAR NO : 2023/246
KARAR TARİHİ : 24.01.2023

T. C.
Y A R G I T A Y
3. C E Z A D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

T U T U K L U
D U R U Ş M A V E T A H L İ Y E
T A L E P L İ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/504 E., 2021/328 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün istinaf
başvurusu üzerine CMK’nın 280/2 maddesi uyarınca kaldırılarak;
5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1,
53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.12.2020 tarihli ve 2018/168 Esas, 2020/196 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin birinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca 13 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına yönelik hüküm kurulmuştur.
2. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.04.2021 tarihli ve 2021/504 Esas, 2021/328 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine hükmün CMK’nın 280/2 maddesi uyarınca kaldırılarak; sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca 11 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 07.09.2021 tarih ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
Özetle; İstinaf mahkemesi kararının hukuka, usule ve hakkaniyete aykırı olduğuna, mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, sanığın ByLock programını kullanmadığına, kullanmış olsa dahi ByLock’la ilgili delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmediğine, tanık beyanlarının çelişkili olduğuna, otel ve yurt dışı çıkış kayıtları ile dernek üyeliğinin örgütsel bir nitelik taşımadıkları halde sanık aleyhine değerlendirildiğine, Bank …’ya para yatırma işlemlerinin rutin bankacılık faaliyeti olduğu örgütsel bir amaç taşımadığına, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verme gerekçesinin hukuka aykırı olduğuna ve sair nedenlerle hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
”Otel ve Geçici İkamet Kayıtları ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde sanık …’ın örgütsel faaliyet ve toplantı kapsamında söz konusu yerlerde bulunduğu; sanığın örgüte müzahir … Hanımlar Yardımlaşma ve Dayanışma derneğine 01/09/2013 tarihinde üye olduğu; sanığın yurt dışına çıkış kayıtları ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak suçundan işlem yapılan şahıslarla birlikte hareket ederek örgüt kapsamında yurt dışına giriş çıkış yaptığı; sanığın örgütün finans kuruluşu olan Bank … da hesabının bulunduğu ve hesap kayıtlarının incelenmesinde FETÖ/PDY terör örgütü lideri …’in örgüt üyelerine paraların Bank …’ya yatırması yönünde çağrı yaptığı dönem sonrasında 01/09/2014 tarihinde 20.000.00TL’lik, 15/10/2014 tarihinde tekrar 20.000.00TL’lik, 04/02/2015 tarihinde 500.00TL’lik katılım hesabı açtığı; dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarının değerlendirilmesinde sanığın il ablası olduğunu, ildeki örgütsel faaliyetlerin merkezinde bulunduğu, sohbet düzenlediği ve sorumlu olduğu kişilerin telefonuna ByLock isimli örgüt içi gizli iletişim programını yüklediği; sanığın örgüt içi kapalı devre haberleşme programı olan ByLock programını … ID ve … ID numaralı hesaplar üzerinden kullandığı; dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve ByLock yazışma içeriklerine göre sanığın … il ablası olarak üç büyük bölge ablasının kendine bağlı olarak görev yaparak … ilinde büyük bölge ablalarının ve bölge ablalarının topladığı himmet, kurban, burs, bağış, gazete ve dergi aboneliklerinden gelen paralar ile ilgili bilanço bilgilerinin sanığa Bylock üzerinden iletildiği ve sanığın takdiri ile ödemelerin yapıldığını bu şekilde aktif olarak faaliyet yürüttüğü, ayrıca tüm bunlarla birlikte sanığın ayrıntılı bylock yazışmaların da bu talimatların yanı sıra örgüt üyelerini motive edecek, performansını artıracak bağlantılarını devam ettirmesi yönünde çeşitli paylaşımlarda bulunduğu, böylelikle sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kadın yapılanması kapsamında il hiyerarşisinde en üst konumda olan il ablalığı görevini yürüttüğü ve emir talimat yetkisine sahip olarak sohbet toplantıları yaptığını ve talimatı ile sohbet yaptırdığını, faaliyetlerini gizlilik içerisinde yürüttüğünü, bu kapsamda sanığın faaliyetlerinin basit bir üyelikten öte olduğu, emir talimat verme yetkisine sahip olduğu ve bu yetkisini de kullandığı ve bunun belirli bir süre de devam ettiği nazara alınarak sanığın örgüt içerisindeki konumunun örgüt lideri noktasında olduğundan silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçunu işlediği” kabul edilerek buna göre uygulama yapıldığı anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanık müdafiinin dilekçe içeriğine göre; istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçilip davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerinin başlanmasına karar verilip duruşma açılarak yapılan açık yargılama sonunda;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen ve Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf. 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarihli, 2015/5 esas ve 2017/370 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, FETÖ/PDY küresel stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ve ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkıp ele geçirmek, temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt lideri … tarafından belirlenen ideoloji doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek için hareket etmiştir. Gerçekleştirilen eylemlerde kullanılan yöntem, bir kısım örgüt mensuplarının silah kullanma yetkisini haiz resmi kurumlarda görevli olması, örgüt mensuplarının bu silahlar üzerinde tasarrufta bulunma imkanlarının var olması ve örgüt hiyerarşisi doğrultusunda emir verilmesi halinde silah kullanmaktan çekinmeyeceklerinin anlaşılması karşısında; tasarrufunda bulunan araç, gereç ve ağır harp silahları bakımından TCK’nın 314. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında bir silahlı terör örgütü olduğu izahtan varestedir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanlığı’nın 27/11/2018 tarihli ve 2018/1148 esas 2018/4595 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği açıktır.
Sanık … hakkında Silahlı terör örgütü yöneticisi suçundan dolayı soruşturma yapıldığı, Ankara’da yakalandığı 01/11/2019 tarihine kadar firari olduğu, sanığın eşi olan … hakkında da Fetö/Pdy silahlı terör örgütü yöneticiliğinde 15 yıl süreyle mahkumiyetine karar verildiği konularında tereddüt bulunmamaktadır.
Tanık A.K., T.A., S.P., S.K., Z.Y. ve T.A.’ınn aşamalardaki anlatımlarından anlaşılacağı üzere; sanığın örgütsel saikle öğrencilerle ilgilendiği, bu amaçla yapılan toplantılara katıldığı, faaliyetleri nedeniyle örgüt içerisinde “BÜYÜK ABLA” ve “İL ABLASI” olduğu, tanık S.T.’nin beyanından anlaşılacağı üzere adı geçen tanığın örgüt içerisinde BTM olarak görev yaptığı, örgüt hiyerarşisinde tanık …’in üstünde F.A.K isimli şahsın olduğu, F.A.K.’nın üstünde ise “…” isimli şahıs olup sanık …’ın … isimli şahsın üzerinde görev yaptığı “İL ABLASI” olduğu, tanık Z.D.’nin aşamalardaki beyanından anlaşılacağı üzere sanık …’ın 17/25 Aralık süreci sonrası örgüt yöneticilerinden …’nın konuşmasını videodan izlettiği, sürecin hükümetin komplosu olduğunu ifade ederek “Bir kişi yetmiş kişiyi ikna edecek, bu seçimi AK Partiye kazandırmayacak.” dediği, tanık Ş.K. mahkemede kimin yüklediğini hatırlamadığını söylese de FETÖ-PDY silahlı terör örgütünün gizli haberleşme programı olan bylock isimli programın sanık …’ın yüklediğini ifade ettiği, sanığın örgüt lideri ve yöneticileri ile üyelerinin çağrıları ile uyumlu olarak örgütün finans kaynaklarından Bank …’ya destek olmak amacıyla 01/09/2014 tarihinde 20.000-TL’lik , 15/10/2014 tarihinde 20.000-TL’lik ve 04/02/2015 tarihinde 500-TL’lik katılım hesapları açarak örgüte yardımda bulunduğu, yukarıda belirtildiği şekilde örgütün gizli haberleşme programı olan bylock isimli programı … ve … ID nolu tespit ve değerlendirme tutanaklarından anlaşılacağı üzere kullandığı, sanığın … İl Ablası olup örgütün haberleşme programı olan ByLock’u kullanarak bu programı birilerine de yüklemesi, çağrılara uygun şekilde yardım kastıyla örgütün finans kaynaklarından Bankasya’ya para yatırma şeklindeki eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunun gözetilmeyerek silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan kurulan hükmün hukuka aykırı ve bu itibarla sanık müdafiinin ileri sürdüğü istinaf itirazları yerinde olup açılan duruşma sonunda sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği” kabul edilerek buna göre uygulama yapıldığı anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Sanığın Bank …’daki hesaplarının açılış tarihinden itibaren geçmişe yönelik tüm hesap dökümünün getirtilmeksizin, 01.01.2014 tarihi ve sonrasına ilişkin hesap hareketleri üzerinden yapılan inceleme neticesindeki hesap işlemlerinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmesi dosyadaki diğer deliller nazara alındığında sonuca etkili görülmemiştir.
Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin (kapatılan) ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında ve Dairemizin süreklilik gösteren kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetildiğinde; sanığın … ID ve … ID numaralı ByLock kullanıcısı olup tespit değerlendirme tutanaklarının içeriklerine göre gizliliği sağlamak için örgütsel haberleşme amacıyla kullandığının anlaşılması karşısında hükme esas alınan ByLock tespitine yönelik temyiz itirazlarında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
b) Mahallinde hukuka uygun olarak ikame olunup usulünce tartışılan delillere ve dosya kapsamına göre, … ID ve … ID numaralı ByLock kullanıcısı olup örgütsel faaliyetlerine ilişkin içeriklerin bulunduğu, anılan örgütte … İl Ablası olarak görev yaptığı ve üç bölge ablasının kendisine bağlı olduğu, örgüte ait toplantılar organize ettiği, örgüt gelirlerine ilişkin bilgilerin sanığa iletildiği, örgüt hakkındaki soruşturmalar nedeniyle örgüt üyelerine alınacak tedbirlerle ilgili talimatlar vererek örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk arz eden faaliyetlerde bulunmak suretiyle örgüte üye olduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen esasa müessir olabilecek savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, suçun işleniş şekli, sanığın örgüt içerisindeki konumu, eylemlerinin yoğunluğu ve suç kastı dikkate alınarak yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesine göre sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.04.2021 tarihli ve 2021/504 Esas, 2021/328 sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.01.2023 tarihinde karar verildi.