Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/11222 E. 2023/426 K. 13.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11222
KARAR NO : 2023/426
KARAR TARİHİ : 13.02.2023

T. C.
Y A R G I T A Y
3. C E Z A D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

TUTUKLU
VE TAHLİYE TALEPLİ

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/375 E., 2021/375 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen esastan ret kararının, 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.01.2021 tarihli ve 2018/200 Esas, 2021/51 sayılı kararıyla sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infazına ve mahsubuna karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 23.03.2021 tarihli ve 2021/375 Esas ve 2021/375 sayılı Kararıyla sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 31.05.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafinin temyiz istemi özetle; hakların kullanılması konusu eylemlerin ceza yargılamasına konu edilemeyeceğine, eylem tarihleri itibarıyla yapının kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile silahlı terör örgütü niteliğinin bulunmadığına, … hakkında örgüt kurma ve yönetme suçundan yürütülen dosyada verilen kesinleşmiş beraat kararının, 2008 yılına kadarki devlette kadrolaşma iddialarını sonuca bağlamış olması nedeniyle 2008 yılına kadarki eylemlerin non bis in idem kuralı gereği tekrar yargılama konusu edilemeyeceğine, ilgili dönem itibarıyla yasalar çerçevesinde faaliyet gösteren kurumlarda SGK kayıtlarının bulunmasının mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağına, örgüt liderinin talimatından önce açılan Bank Asya hesabında bankanın TMSF’ye devrinden sonra da işlemlerine devam eden sanığın eylemlerinin rutin bankacılık faaliyetleri niteliğinde olduğuna, bu hesap hareketlerinin örgüt üyeliği yahut örgüte yardım suçları kapsamında değerlendirilemeyeceğine, itirafçı tanıkların beyanlarının bir başkasına suç atma amacı gütmelerinin ihtimal dahilinde olması sebebiyle hükme esas alınmayacağına, ByLock verilerinin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğuna, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ve sanığın örgütle irtibatının somut şekilde tespit edilmediğine, cebir ve şiddet içermeyen eylemlerin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğine, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, yasaların bilinir olma ve ceza yasalarının geriye yürütülmesi yasağına aykırı şekilde hüküm verildiğine, tutukluluğun devamı koşullarının oluşmadığına, aksinin kabulü halinde temel ceza tayin edilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden alt sınırdan uzaklaşıldığına ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın savunmalarında (…) (…) (79) (30) numaralı telefon hattının kendisine ait olduğunu ve bu hattı kullandığını, ByLock kullanmadığını, atamasının yapılamaması nedeniyle maddi nedenlerden dolayı örgüte ait kurumlarda işe başladığını, aleyhe beyanları ve delilleri kabul etmediğini, Bank Asya’da kurumlarda çalışması sebebiyle hesabının olduğunu, hesap artışı olmadığını, örgütle irtibatının olmadığını beyan ettiği, tanık …’un alınan beyanında özetle sanığı … kod ismi ile tanıdığını, 2012-2013 yılında sanığın Ağrı’da örgüt içerisinde eğitim danışmanı olarak faaliyet gösterdiğini, öğrencilere gezi, piknik gibi aktiviteler düzenlediğini, örgütün yurtlarında kaldığı bir dönemde o zaman yurt müdürü olan ….’nin bir konuşmasında … isimli şahsın Ağrı’nın 2. abisi olduğunu söylediğini beyan ettiği, (talimat mahkemesinde alınan ifadesinde eğitim danışmanının il abisinden sonra geldiğini bildiği için Ağrı’nın 2. abisi olduğunu söylediğini beyan ettiği), … isimli şahsın 2014 yılında zabıt katipliği sınavlarında klavye sınavını geçmeleri halinde … abinin yardımcı olacağını söyleyerek kendisine sınava girmeyi teklif ettiğini, daha sonra …’in zabıt katibi olarak atandığını beyan ettiği, tanık …’ın beyanında özetle, sanığın 2014-2016 yılları arasında fakülteci olarak görev yaptığını ve hukuk fakültesinde kalacak öğrencileri seçtiğini, örgüt içerisinde kod adını … olarak hatırladığını, sanık ile ByLock üzerinden yazıştıklarını ve aynı grupta bulunduklarını beyan ettiği, tanık …’un beyanında özetle, sanığın eşi … ile görüşmesinden dolayı sanığı tanıdığını ve sanığın hukuk fakültesi mezunu erkek öğrencilerle görüştüğünü sanığın eşinden dolayı bildiğini, sanığın ByLock kullanıp kullanmadığını bilmediğini ancak eşi … ile ByLock üzerinden yazıştıklarını beyan ettiği, tanık …’ın alınan beyanında özetle, sanığı ismen tanımadığını ancak … kod adıyla teşhis ettiğini, 2010-2014 yılları arasında sanığı öğrenci evlerinde düzenlenen sohbetlerden birinde gördüğünü beyan ettiği, tanık …’ın alınan beyanında özetle; sanığın 2013-2015 yılları arasında hukuk son sınıf öğrencilerinin kariyer planlamalarında İstanbul ilinde sorumlu, Hasan kod adlı kişi olduğunu, kendisinin de aynı görevi Antep ilinde yaptığını, kendilerine bu görevi İhsan kod adlı kişinin verdiğini, sanığın özellikle geçmişte yapının evlerinde kalan hukuk son sınıf öğrencileri ile görüştüğünü, hakim savcılığa hazırlanmak isteyenlerle özel olarak ilgilendiğini beyan ettiği, tanık …’in alınan beyanında özetle, 2013 yılında bulundukları bir evde kendilerine hangi görevleri alacağının söylenildiğini, sanığın 2013-2016 yılları arasında İstanbul ili hukuk yapılanmasında fakülteci olarak görev yaptığını ve kendisinin üstü konumunda olduğunu, kendisinin Marmara Üniversitesi hukuk fakültesi öğrencilerinden sorumlu olduğunu, sanığın da kendilerinden ve bütün üniversitelerin hukuk bölümlerinden sorumlu olduğunu, sanığın öğrencilerin meslek hayatına geçtiklerinde sorumluluğunu başkasına devrettiğini, asıl görevinin koordinatörlük olduğunu ve kod isminin Hasan olduğunu beyan ettiği, tanık Umut’un alınan beyanında özetle, sanığı ismen tanımadığını ancak Ağrı ilinde il abisinden sonra gelen … olarak teşhis ettiğini, 2011-2014 yıllarında kendisinin kaldığı örgüt evine bir defa geldiğini ve arkadaşlarının sanığın il abisinden sonra gelen kişi olduğunu söylediğini beyan ettiği, tanık …’ın alınan beyanında özetle, … olarak bildiği sanığın kendisini eğitim danışmanı olarak tanıttığını beyan ettiği, tanık …’nin alınan beyanında özetle; sanığı … Fem Dershanesinde dershane öğretmeni olarak tanıdığını ve herhangi bir örgütsel bağlantısını bilmediğini, hazırlık beyanını kabul etmediğini beyan ettiği,
16.10.2020 tarihli ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı incelendiğinde; … ID, kullanıcı adının hasanhk, şifresinin 1453.Hak…, adının … olduğu, sanığın eşi olan A. K.’nin (… ID) ile 16 adet, 102 adet kayda rastlanıldığı, mahkemece tanık olarak beyanı alınan H. T. (… ID), Sercan Ş. (… ID) ve O. A. (… ID) ile kayıtlarının bulunduğu, tanık O. A.’nın 21.02.2017 tarihli etkin pişmanlık ifade tutanağında ve mahkemece alınan beyanında; … ID numaralı ByLock kullanıcısının … kod sanık olduğunu ve ByLock üzerinden sanıkla yazıştıklarını beyan ettiği, mesajlaşma içeriklerinin öğrenci yerleştirilmesi ve bu kişilerin işe yerleştirilmeleri konusunda bilgi alışverişinden oluştuğunun anlaşıldığı,
Sanığın Asya Katılım Bankası A.Ş.’de 15.10.2004 açılan hesabında, 2013 yılı Ocak ve Temmuz ayları arasında bakiyenin boş olduğu, hesapta 2013 yılı Ağustos ayında 200 TL, 2013 yılı Eylül ayında 1400 TL, 2013 yılı Ekim ayında 126,97 TL, 2013 yılı Kasım ayında 335,78 TL, 2013 yılı Aralık ayında 249,3 TL bulunduğu, 2014 yılı Temmuz ayında bakiyenin boş olduğu, 2014 yılı Ağustos ayında 0,21 TL, 2014 yılı Eylül ayında 12624 TL, 2014 yılı Ekim ayında 11415,85 TL, 2014 yılı Kasım ayında 8774,9 TL bulunduğu, sonrasında hesabın aktif şekilde kullanılmadığı ve 2015 yılı Nisan ayından itibaren bakiye bilgisinin boş olduğu,
… ID ByLock hesabının kullanıcı adının bir kısım tanık beyanları itibarıyla sanığın kullandığı … kod adı ile uyumlu olması, tanık …’ın sanık ile ByLock üzerinden konuştuklarını beyan etmesi, ByLock içeriklerinin tanık …’ın beyanlarını doğrulaması, tanık İlknur’un sanığın eşi … ile ByLock üzerinden konuştuklarını beyan etmesi, ByLock içeriklerinde sanığın eşi … ile kayıtlarının bulunmasının da bu hususu doğrulaması göz önüne alınarak … ID ByLock hesabının sanık tarafından kullanıldığının, Bank Asya hesabını aktif şekilde kullanmaz iken talimat tarihlerinde para artışına gitmesinin örgütsel bir davranış olduğunun, tanık beyanlarının birbirleri ile tutarlı olduğu ve herhangi bir çelişki oluşmadığı nazara alındığında sanığın Ağrı ilinde iken örgüte ait bir dershanede çalıştığının, bu zaman zarfında eğitim danışmanlığı yaptığı ve öğrencilere faaliyet düzenlediğinin, öğrencilerden sorumlu üst düzeyde yetkili kişi olduğunun, örgüte ait evlerde sohbet düzenlediğinin, kişileri sohbete çağırdığının, kendisinin de düzenlenmiş sohbetlere katıldığının, Ağrı ilinde bulunduğu zaman zarfında … kod ismini kullandığının, sonrasında sanığın İstanbul ilinde çalışmaya başladığının, bundan önce sanığın Ankara’da örgüt evinde bulunduğu sırada kendisine hangi görevi yapacağının bildirildiğinin, sanığın İstanbul ilinde fakülteci olarak görev yaptığının, fakültecinin örgüt içerisinde bilge diye adlandırılan alan içerisinde bulunan öğrencileri seçmek ve sonrasında çalışma evlerine yerleştirilmesini sağlamak olduğunun, sanığın da hukuk fakültesinde kalacak öğrencileri seçtiğinin, hakim savcılık düşünen son sınıf hukuk öğrencilerini çalışma evlerine yönlendirdiğinin, aynı zamanda İstanbul ilinde bulunan diğer üniversitelerde son sınıf hukuk fakültesi öğrencileri ile ilgilenen örgüt üyesi diğer fakülteci kişilerin üstünde bulunduğunun ve bu kişilerin koordinasyonu sağladığının, sanığın bu zaman zarfında ise Hasan kod ismini kullandığının sanığın eylemlerinin örgüt kurma ve yönetmek suçunu oluşturmadığının, ancak çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösteren eylemleri ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile organik bağ içine girip hiyerarşik yapısına dahil olarak silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediğinin sabit görüldüğü belirtilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1. Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarihli ve 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarihli ve 2015/3 Esas 2017/3 sayılı Kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY’nin cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütü niteliğinde olduğu, söz konusu kararda; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği,
ByLock sorgu tutanakları, CGNAT kayıtları, sanığın kişisel bilgileri ve mevcut deliller ile uyumlu içerikteki ByLock tespit ve değerlendirme tutanağına göre, sanığın … ID numaralı ByLock kullanıcısı olduğu ve bu uygulama üzerinden gizliliğe riayet etmek suretiyle örgütsel amaçlı haberleştiği sabit olmakla, ByLock deliline yönelik temyiz itirazlarının isabetli bulunmadığı,
2. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 29.05.2015 tarihli kararı ile temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi TMSF’ye devredilen ve 22.07.2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107 inci maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası A.Ş’de gerçekleştirilen rutin hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği nazara alındığında;
Sanığın örgüt liderinin talimat vermesinden sonra, önceki bankacılık işlemleri ile benzerlik göstermeyen şekilde 12.09.2014 ve 24.09.2014 tarihlerinde iki adet katılım hesabı açmak ve örgüt liderinin talimatı ile uyumlu şekilde bakiye artırımında bulunmak suretiyle, örgüt liderinin talimatı üzerine Bank Asya’ya destek olmak amacıyla örgütün amacına hizmet eder nitelikte eylemlerde bulunduğu,
3. Örgüt üyesi olan sanığın, deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer aldığını gösterir nitelikteki SGK kayıtlarının diğer delillerle birlikte hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı,
4. Hükme esas alınan bir kısım tanık beyanlarının soruşturma aşamasında müdafii huzurunda, bir kısım tanık beyanlarının ise temyiz incelemesine konu dava dosyası kapsamında kovuşturma aşamasında usulüne uygun şekilde alınmış olduğu, tanıkların sanık ile aralarında husumet iddiasının bulunmadığı, anlatımlardaki eylemlerin birbiriyle uyumlu olduğu gözetildiğinde, tanık beyanlarının mahkumiyet hükmüne esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, bu itibarla tanık beyanları ve deliller bir bütün halinde gözetildiğinde, örgüte müzahir kurumlarda çalışan, örgüt içinde farklı illerde uzun yıllara yayılacak şekilde “eğitim danışmanı” konumunda görev alan, Ertuğrul ve Hasan kod adlarını kullanan, “fakülteci” sıfatıyla örgüt içinde bilge şeklinde adlandırılan alan içindeki öğrencileri seçip bu öğrencilerin örgütün çalışma evlerine yerleştirilmesini sağlayan, özellikle hukuk fakültesi öğrencilerini seçip hakimlik savcılık hedefleyen öğrencileri çalışma evlerine yönlendiren, İstanbul ilindeki son sınıf hukuk fakültesi öğrencileriyle ilgilenen örgüt mensuplarının üstü konumunda olup onları koordine eden, öğrencilere yönelik faaliyetler ve sohbetler düzenleyen, örgüt içinde kendisine verilen görev dağılımına dair talimatlar doğrultusunda hareket eden, öğrencileri sohbetlere davet eden, ByLock uygulamasını kullanan ve örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank Asya’ya destek vermek amacıyla işlemlerde bulunan sanığın, örgüte organik bağ ile katılıp süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk arz eden faaliyetlerde bulunduğu gözetilmekle; örgüt üyesi olduğuna dair kabulde, oluşa ve 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesindeki ölçütler doğrultusunda temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesine dair gerekçelerde isabetsizlik görülmemiştir.
5. Suç tarihinin temadinin kesildiği yakalanma tarihi olan “18.10.2016” yerine karar başlıklarında “19.10.2016” şeklinde gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir maddi hatalar olarak değerlendirilmiştir.
6. Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçesinde ileri sürülen esasa müessir olabilecek savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, incelenen hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde yer alan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 23.03.2021 tarihli ve 2021/375 Esas, 2021/375 sayılı Kararında sanık müdafince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.02.2023 tarihinde karar verildi.