YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10939
KARAR NO : 2023/408
KARAR TARİHİ : 08.02.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/149 E., 2018/210 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.02.2018 tarihli ve 2017/543 Esas, 2018/136 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713
sayılı Kanun) 3 ve 5 inci maddesinin birinci fıkrası ve 5327 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin, 21.11.2018 tarihli ve 2018/149 Esas, 2018/210 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 02.06.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle; sanığın suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, makul ve inandırıcı delil bulunmamasına rağmen mahkemece suçun işlendiğine kanaat getirilerek cezalandırılmasına karar verildiğine, ByLock kullandığına dair kesin delil elde edilemediğine, beraat kararı verilmesi gerektiğine ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla Amasya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece yapılan yargılama sonunda: Sanık …’nın; silahlı terör örgütünün gizli iletişim aracı olan ByLock programını kendi adına kayıtlı ve kendi kullanımında olan 0506 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı üzerinden kullandığı, FETÖ/PDY yapısına bağlı evlerde kaldığı ve yapı içerisinde çeşitli görevlerde bulunduğu, bir dönem FETÖ/PDY iltisaklı Zaman Gazetesi aboneliğinin bulunduğu, FETÖ/PDY iltisaklı dershanelere gittiği,
Sanığın savunmasında söz konusu suçlamaları kabul etmediğini, silahlı terör örgütüne üye olmadığını, bilerek ve isteyerek suç oluşturacak eylemlerde bulunmadığını, ByLock programını kesinlikle telefonuna indirmediğini ve kullanmadığını, 0506 (…) (..) (..) numaralı hattı kendisi kullandığını, ancak telefonuna bu tarz bir program yükleyip kullanmadığını, ByLock hususundaki tespitin teknik bir hata olabileceğini, ByLock hususunun net olmadığını, bir çok hata barındırdığını beyan ettiği, bu sebeple ByLock tespitinin kesin bir delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı, ByLock kullanımına ilişkin mesaj kayıtlarının dosyaya gelmediği, yine ByLock serverlerine kendi hattı üzerinden yapılan bağlantının tespit edilemediği, bu hususların da ByLock kullanmadığını gösterdiği, savcılıkta tutuklanmamak için ByLock kullandığını söylediğini, maddi imkansızlık sebebiyle öğrencilik döneminde cemaat evlerinde kaldığını, bu evlerde görev almadığını, sohbetlere düzenli şekilde katılmadığını, cemaat hakkında bütün bildiklerini söylediğini, cemaat ile herhangi bir bağının olmadığını, silahlı terör örgütüne üye olmak kastıyla hareket etmediğini, eylemlerinin suç oluşturmayacağını, suç kastıyla hareket etmediğini beyan ettiği,
Her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiş ise de, sanığın ByLock programını kullandığının tespit edildiği, Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele Daire Başkanlığının düzenlemiş olduğu raporda sanığın üzerine kayıtlı olan ve sanığın kendi kullanımında olduğunu belirttiği telefon hattı ile ByLock programının kullanıldığının tespit edildiği, sanığın savcılık beyanında ByLock programının kullandığını belirttiği, önceki telefonunun İMEİ numarasını değiştirttiğini ve bu telefona D. isimli şahıs tarafından ByLock programının yüklendiğini, programı 6 ay kullandığını beyan ettiği, sanığın bu ifadesinin somut olgulara dayandığı, ayrıntı içerdiği, bu haliyle uydurulmuş olma ihtimalinin olmadığı, sanığın bu ikrarına avukatı huzurunda alınan beyanında söylemiş olması ve tespitin sanık adına yapılmış olması ve sanığın soruşturma aşamasında alınan beyanlarında mahkemece ve adli kolluk tarafından bilinmesi mümkün olmayan olay ve kişilerle ilgili somut veriler vermiş olması da dikkate alınarak itibar edilmesi gerektiği, bu hususular bir arada düşünüldüğünde sanığın ByLock programını kullandığına dair mahkememizde vicdani kanaatın hasıl olduğu, sanığın savunmalarının birçok ByLock kullanıcısının yapmış olduğu savunmalar ile benzerlik taşıdığı, ByLock kullanılan programın kırıldığı gerekçesiyle emniyete teslim edilmediği, bu itibarla sanığın suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına mahkememizce itibar edilmediği, ByLock kullanımının yukarıda belirtildiği gibi örgüt üyeliği için kesin delil teşkil ettiği, ayrıca sanığın örgüte iltisaklı eğitim kurumuna gittiği, üniversite döneminde örgüte ait evlerde kaldığı, sohbetlere, örgüt tarafından düzenlenen gezilere katıldığı, bu hususların sanığın kendi anlatımından ve etkin pişmanlıktan yararlanan başka dosya sanığı M. Ç.’nin beyanından anlaşıldığı, sanığın örgüte iltisaklı dershaneye gitmesi akabinde örgüt evlerinde kalması örgütün ana üye kazanma şeklinin tezahürü olduğu, bu hususların örgütün yapısı ve işleyişi ile örtüştüğü, yine aynı şekilde ByLock kullanımının da bu olgular ile örtüştüğü, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkememizde vicdani kanaat hasıl olduğu, bu sebeple sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına, sanığın aşamalarda farklı ifadeler verdiği, ByLock kullanımını savcılık ifadesinde kabul etmesine rağmen daha sonra bu ifadesini değiştirdiği, emniyet aşamasında örgüt evlerinde kalan kişilerin isimlerini ve görevlerini söylemesine rağmen mahkeme huzurunda bu ifadesinden de vazgeçtiği, kişilerin görevi ile ilgili bilgisinin olmadığını belirttiği, sanığın mahkeme huzurunda vermiş olduğu beyanında yer alan ve BTM olarak geçen iki kişinin farklı dosyalarda etkin pişmanlıktan yararlanan ve birçok örgüt üyesinin ismini veren kişiler olduğu, sanığın kendi beyanına göre üç yıl bu yapıya ait evlerinde kalıp örgütün işleyişini, hiyerarşisini, terimlerini bilmemesinin mümkün olamayacağı, sanığın ByLock kullanımını savcılık aşamasında kabul etmesine rağmen mahkeme huzurunda reddetmesinin sebebinin ByLock mesaj içeriklerinin dosyaya gelmemiş olması olduğu, mesaj içeriklerinin kısmen kurtarılmış olması karşısında sanığın bu tutumunun sanığın samimi davranmadığını gösterdiği, sanığın sadece etkin pişmanlıkta bulunan kişilerin örgüt içerisindeki görevini bilmesinin yine aynı şekilde sanığın samimi beyanda bulunmadığını gösterdiği, sanığın 2 nolu celsede ise hakkında mahkememizce hüküm kurulan M. Ç. ve Y. A. hakkında beyanda bulunduğu ve ifadesini korktuğu için gizlediğini, gerçek kişilerin Y. ve M. olduğunu, bu iki kişi hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak hüküm kurulduktan sonra beyanda bulunduğu, sanığın daha önce farklı isimler vermişken, sonradan bütün isimleri reddettiği, devamında 2 nolu celsede hakkında hüküm kurulan iki kişiden bahsettiği, sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasının mümkün olmadığı, bu sebeplerle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, ancak sanığın örgüt evlerinde kaldığını gizlemediği, örgüt ile ilgili bilgiler verdiği anlaşıldığından sanık hakkında takdiri indirim sebeplerinin uygulanmasına dair hüküm kurulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, sanık ile ilgili hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların istinaf denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda bireyselleştirilmek suretiyle uygulandığı, ancak;
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “29.03.2017” olarak gösterilmiş olması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin istinaf başvurusu bu yönden yerinde görülmüş ise de bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmeyip CMK’nın 303/1 ve 280/1-a maddeleri uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, gerekçeli karar başlığındaki suç tarihi kısmından “29.03.2017” ibaresinin çıkarılarak yerine “30.07.2017″ yazılması suretiyle düzeltilerek, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriklerine göre yapılan incelemede;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 karar sayılı kararında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği gözetilmekle,
Sanığın Sulh Ceza Hakimliği sorgusunda ByLock kullandığını kabul etmesine karşılık sonraki beyanlarında kullanmadığını savunması dikkate alınarak, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, temyiz aşamasında dosyaya gelen ve sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren … User ID numaralı ByLock içeriklerine yönelik Ön İnceleme Raporu ile yine temyiz aşamasında dosyaya girdiği anlaşılan H. Ç., A. İ., Y. D. isimli şahısların beyanlarının 5271 sayılı Kanun’un 217 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse beyan yahut ifade sahipleri tanık olarak dinlenildikten sonra deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden, suç tarihinin Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında “29.03.2017” yerine “30.03.2017” olarak yazılması,
b) Örgüte müzahir dershaneye gitmenin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
c) Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin, 21.11.2018 tarihli ve 2018/149 Esas, 2018/210 sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, Amasya Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.02.2023 tarihinde karar verildi.