YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10583
KARAR NO : 2023/3318
KARAR TARİHİ : 23.05.2023
DURUŞMA TALEPLİ
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2018 tarihli, 2017/587 Esas ve 2018/142 sayılı kararı ile sanık hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesi gereği 5 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 3713 sayılı Kanun’un 5/1 inci maddesi gereğince cezasından 1/2 oranında artırım yapılarak neticeten 7 yıl 15 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
2. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 22.11.2018 tarihli, 2018/132 Esas ve 2018/220 sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine yeniden yargılama yapılarak sanık hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesi gereği 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 3713 sayılı Kanun’un 5/1 inci maddesi gereğince cezasından 1/2 oranında artırım yapılarak neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, TCK’nın 62 nci maddesi gereğince cezasında takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tahliyesine ve hak mahrumiyetlerine karar verilmiştir.
3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden temyiz davasının esastan reddine karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi:
1-Aleyhe delillerin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğuna,
2-Mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, suçun unsurlarının oluşmadığına,
3-Kararın bozulmasına ve sair nedenlere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın silahlı terör örgütünün gizli iletişim aracı olan ByLock programını kendi adına kayıtlı ve kendi kullanımda olduğunu belirttiği 0 .. .. 02 90 numaralı GSM hattı üzerinden kullandığı, 61 defa ByLock serverlerine bağlantı sağladığı, HTS incelemesinde hakkında örgütten işlem yapılan birçok kişi ile iletişim kurduğu, örgütün finans sistemini sağlayan bank asyada hesabının bulunduğu, örgütün kreşine çocuğunu gönderdiği, tüm bu deliller bir arada düşünüldüğünde sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkememizde vicdani kanaat hasıl olduğundan sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına, alt sınırdan bir miktar uzaklaşılarak ceza tayin edilmesine, sanığın işlemiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duymadığı, yargılama makamlarına yardımcı
olmadığı, takdiri indirim nedeninin zorunlu ve yasal bir indirim nedeni olmayıp bu husus mahkemenin takdirinde olup, bu maddenin sanık hakkında uygulanmaması gerektiği anlaşıldığından sanık hakkında takdiri indirim sebeplerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanığın örgüt içerisindeki posizyonunun, silahlı terör örgütü üyeliği boyutunda kaldığından herhangi bir isabetsizlik görülmediği, ancak sanık hakkında temel ceza belirlenirken eylemlerinin çeşitliliği, sürekliliği ve yoğunluğuna göre asgari hadden ayrılmayı gerektirir bir durumun olmadığı nazara alınarak bu durumda mahkemece, TCK’nın 3 üncü maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilmeyip teşdit uygulamasında yanılgıya düşülerek, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayininde isabet bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, 5237 sayılı TCK’nın 3 ve 61 inci maddesindeki ölçütler nazara alınarak alt sınırdan 5 yıl hapis cezası temel ceza olarak tercih edilerek sanığın müsnet suçtan cezalandırılmasına, yine İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında TCK’nın 62 nci maddesinin somut olguya dayalı olmaksızın uygulanmadığı, dosya kapsamından ve mahkeme gerekçesinden TCK’nın 62 nci maddesinin uygulanmasına engel bir olguya rastlanılmadığı görülmekle TCK’nın 62 nci maddesinin sanık hakkında 1/6 oranında uygulanması suretiyle hüküm tesis edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarihli ve 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarihli ve 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetilerek,
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlerden yeniden istenmesi, UYAP’ta bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzunda sanık hakkında beyan yahut delil bulunup bulunmadığının araştırılması, elde edilecek tüm bu delillerin ve hükümden sonra geldiği anlaşılan dijital materyallere ait inceleme raporunun, 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılması, tespit halinde beyan sahiplerinin tanık sıfatıyla, doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanun’un 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenmelerinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz belgelere dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 22.11.2018 tarihli, 2018/132 Esas ve 2018/220 sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.05.2023 tarihinde karar verildi.
… … … … …