Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/10547 E. 2023/527 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10547
KARAR NO : 2023/527
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/238 E., 2018/451 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Niğde 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.12.2017 tarihli ve 2017/44 Esas, 2017/339 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 3713 sayılı Terörle Mücadele

Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) yedinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin bir, iki ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 62 nci maddesi, 63 üncü maddesi ve 3713 sayılı Kanunu’nun beşinci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 23.02.2018 tarihli ve 2018/238 Esas, 2018/451 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 25.05.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemlerinde özetle; Sanık hakkında eksik inceleme ve araştırma sonucunda usûl ve kanuna aykırı şekilde mahkûmiyet kararı verildiğine, suçun unsurlarının oluşmadığına, sanığın örgüt üyesi olmadığına, örgüte müzahir eğitim kurumlarında ailesinin geçimini sağlamak amacıyla çalıştığına, çocuklarını örgüte müzahir okula göndermesinin anılan suç yönünden delil olarak değerledirilmesinin mümkün olmadığına, bilgisayar öğretmeni olan sanığın ByLock programını, programın işleyişini ve teknik özelliklerini öğrenebilmek amacı ile telefon ve bilgisayarına yüklediğine, sanığın ByLock mesajlarında örgütsel içerik olmadığına, okulla ilgili konuları, günlük sohbet ya da dualara ilişkin şeyler paylaştıklarına, ByLock programını indirip kullandığını beyan eden sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasının hakkaniyete aykırı olduğuna, Bank Asyada hesap açtırma ya da herhangi bir bankacılık faaliyetinde bulunmanın suç olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına, banka hesap hareketlerinin rutin nitelikte olduğuna, Zaman Gazetesine üye olunmasının ve Kimse Yok Mu derneğine bağış yapılmasının örgüt üyeliği suçuna delil olarak kabul edilemeyeceğine, hukuki nitelemenin doğru yapılmadığı, eylemlerin yasal olduğu ve sanığın fiillerindeki amaç ve saikteki suç işleme kastının olmadığı, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine, aksi kanaatte ise sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 30 uncu maddesi kapsamında hata hükümlerinden faydalandırılarak mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak beraat kararı verilmesi gerektiğine ve sair sebeplere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla Niğde Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tüm kovuşturma evrakı ile delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle; sanık …’nun kız kardeşi adına kayıtlı olan ancak aşamalarda kullanımında olduğunu beyan ettiği 0532 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı üzerinden, arama yapmak, aranmak, mail göndermek, mail almak, mesaj

göndermek ve mesaj almak sureti ile ByLock isimli programı dosya içersisinde bulunan tespit ve değerlendirme tutanağına göre 279654 ID, “eminyilmaz66″ kullanıcı adı ve ”i.m.66” şifresi ile kullandığı, belirlediği bu şifrenin ad ve soyadının ilk harfleri ile çalıştığı il olan Yozgat’ın plaka kodundan oluştuğu, listesine arkadaşlar eklediği ve kendisinin de eklenmiş olduğu, kullanıcıların sanığı programda “ishak hoca” olarak kaydettiği, sanığın aşamalarda ByLock programını programın işleyişini merak etmesi nedeniyle indirip kullandığını beyan ederek savunma yaptığı, ayrıca FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı olan Bank … isimli bankada hesabı bulunan sanığın 01.09.2014 tarihinde hesabına 4,955,00 TL, 25.09.2014 tarihinde 22,540,00 TL tutarında katılım hesapları açmak, 13.10.2014 tarihinde ise hesabına 4,975,95 TL yatırmak suretiyle bankaya destekte bulunduğu, KHK ile kapatılan Kimse Yok Mu derneğine 09.06.2014 tarihinde 1.500 TL, 10.10.2014 tarihinde 100 TL, 27.11.2014 tarihinde 555 TL, 06.12.2014 tarihinde 100 TL, 02.03.2015 tarihinde 50 TL, 28.04.2015 tarihinde 150 TL yardım yaptığının tespit edildiği, yine sanığın 667 sayılı KHK ile FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı olması nedeniyle kapatılan Çorum ve Yozgat illerinde faaliyet gösteren eğitim kurumlarında 2005-2016 yılları arasında öğretmen olarak çalıştığı, sanığın çocuklarını 2014-2015-2016 yıllarında FETÖ/PDY iltisakı olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan okullara gönderdiği, mahkemedeki savunmasında örgütün gazetelerinden olan Zaman Gazetesine 2014 yıllarının sonuna doğru abone olduğunu 2015 yılının sonlarına kadar aboneliğinin devam ettiğini beyan ettiği anlaşılmakla; örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve böylelikle üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinin sabit olduğu kanaatine varılmış, netice ceza olarak 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesinin kararında, yargılama gideri olarak 5 adet tebligat gideri olduğu halde sadece 44,00 TL tebligat giderinin sanıktan tahsiline karar verilmesinin aleyhe istinaf olmadığından bozma sebebi sayılmadığı, ancak hüküm fıkrasının 1 inci maddesinde atıf maddesi olarak silahlı terör örgütlerine uygulama imkanı bulunmayan 3713 sayılı Kanun’un 7/1 inci maddesinin gösterilmesinin 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca düzeltilmesi olanaklı bulunduğundan, hükmün birinci fıkrasından “3713 sayılı Kanun’un 7/1 inci maddesi delaletiyle” kısmının çıkarılması suretiyle, kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

1- Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.

2- Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir(TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz(TCK madde 30/1). 5237 sayılı

TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1.maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.

Hata(yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.

Yargıtay (kapatılan)16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasa’ya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1 inci maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; örgütün nihai amacını gerçekleştirmek için stratejik önemi haiz yargı yapılanması içerisinde yer alıp oluşturulması, dahil olunması, kullanılması ve teknik özellikleri itibariyle münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptolu iletişim ağı ByLock’u kullanan, örgüte müzahir bankada talimat tarihlerini uygun olacak şekilde hesap açan ve para yatıran, örgütle iltisaklı eğitim kurumlarında uzun süre çalışan ve yine KHK ile kapatılan iltisaklı derneğe bağışta bulunan sanığın, örgütteki konumu, faaliyetlerinin önemi ve irtibatının devam ettiği tarih itibariyle örgütün nihai amacını bilmediği yönündeki savunmasına itibar edilmemesi yerindedir.

3-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarihli ve 2017/16-956 Esas, 2017/970 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarihli ve 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun

ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetildiğinde; sanığın … ID numaralı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının sanığa ait olduğuna ve sanığın ByLock programını … ID numarası ile gizliliği sağlamak amacıyla örgütsel haberleşmede kullandığına dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiş, sanık müdafiinin sanığın aşamalarda bylock programını indirip kullandığını kabul etmesi nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki itirazı ise sanığın bu hususta programı merak saiki ile indirip kullandığı şeklindeki beyanları ile tespit değerlendirme kapsamını kabul etmemesi nazara alındığında yerinde bulunmamıştır.

4-BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107 nci maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı … Katılım Bankası AŞ’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilip, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği belirlenmiştir.

Bu kapsamda somut olay irdelendiğinde;

Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; sanık hakkında mahkumiyetine yönelik Zaman Gazetesi aboneliğinin ve çocuklarını örgüte müzahir okula göndermesinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği ancak; yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, örgütle bağlantısı nedeniyle KHK ile kapatılan eğitim kurumlarında 2005-2016 yılları arasında çalışan, örgütle iltisaklı Bank Asyada örgüt liderinin talimatından sonra para yatıran ve katılım hesapları açan, yine ByLock programını kullandığı anlaşılan sanığın mahkumiyetine yönelik vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerinin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; karar gerekçelerine göre sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 23.02.2018 tarihli ve 2018/238 Esas, 2018/451 sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Niğde 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

15.02.2023 tarihinde karar verildi.