Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/9350 E. 2020/12015 K. 29.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/9350
KARAR NO : 2020/12015
KARAR TARİHİ : 29.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Basit yaralamaya teşebbüs, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1)Sanığın inkar içeren savunmasına, tanığın sanığın babası olan mağdura küfür ettiğini beyan etmesine ancak yaralamaya teşebbüs ettiğine dair beyanının bulunmamasına göre mağdurun soyut iddiası dışında mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli, kesin delil elde edilemediği, sanık hakkında beraat hükmü verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde basit yaralamaya teşebbüs suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
2) Sanığın yargılama konusu eyleminin, 6136 sayılı Kanun’un 15/1. maddesi kapsamında yer alan “Yasak Bıçak Bulundurma” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “altı aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz.” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3) Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan kurulan hükümde;6136 sayılı Kanun’un 15/1. maddesinde adli para cezasının alt sınırı 25 gün olduğu halde 5 gün adli para cezasına hükmedilmesi suretiyle eksik ceza tayini,
4)Tefhimle hükmün esasını teşkil eden kısa kararda 5237 sayılı TCK’nin 54. maddesi uyarınca müsadere kararı verilmemesine karşın, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında müsadere kararı verilmek suretiyle hükmün karıştırılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 29.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.