Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/8602 E. 2020/6392 K. 10.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8602
KARAR NO : 2020/6392
KARAR TARİHİ : 10.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin sanık … hakkında katılan …’e karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik olduğu anlaşılmakla, bu kapsamla sınırlı olarak yapılan incelemede;
1) Adli Tıp Kurumu uygulama ve kriterleri ile Dairemizin istikrarlı içtihatlarına göre mağdurun yüzünde sabit iz kalıp kalmayacağı yönündeki raporun olay tarihinden en az 6 aylık süre geçtikten sonra yapılacak muayene sonucunda düzenlenmesi gerektiği, katılanın yaralanmasının yüzünde sabit iz niteliğinde olduğuna dair Beylikova İlçe Hastanesi Acil Poliklinik tarafından düzenlenen 05.06.2015 tarihli raporun ise olay tarihinin üzerinden 6 ay geçmeden yapılan muayenesi sonucu düzenlendiği gibi plastik cerrahi uzmanı veya adli tıp uzmanı tarafından düzenlenmediği anlaşılmakla, katılanın tüm tedavi evrakları, raporları, varsa film ve grafileri ile birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevk edilerek yaralanmasının özellikle yüzünde sabit ize neden olup olmadığı ve 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddesindeki tüm ölçütlere göre niteliği hususunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde ayrıntılı kesin raporu aldırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken yetersiz ve Adli Tıp kriterlerine uygun olmayan rapora dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Sanığın, suçu katılanın olaydan önce meydana gelen ve sanığın kardeşinin ölümüne neden olan trafik kazasının meydana getirdiği hiddet veya şiddet elemin etkisi altında işlediği gerekçesiyle haksız tahrik indirimi uygulanmış ise de sanık savunması, katılanların beyanı ve dosya kapsamına göre, sanığın kardeşinin 2013 yılında trafik kazası sonucu vefat ettiği, bu olayın sanığının katılan …’in oğlu olan diğer katılan … olduğu, söz konusu olay nedeniyle …’in yargılanıp ceza aldığı, sanığın kardeşinin ölümünde katılan …’in herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı gözetilmeden, koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanması,
Kabule göre de;
3) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas ve 2017/247 sayılı kararında belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
4) Kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e maddeleri gereğince belirlenen hapis cezasının TCK’nin 87/1-c maddesi ile bir kat artırılması, bulunan cezanın 5 yıl hapis cezasının altında kalması halinde TCK’nin 87/1-son maddesi gereğince 5 yıl hapis cezasına çıkarılması gerekirken, TCK’nin 86/1. ve 86/3-e maddelerinin tatbikinden sonra TCK’nin 87/1-c-son maddeleri işaret edilerek cezanın doğrudan 5 yıla çıkartılması suretiyle 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.