Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/8472 E. 2020/11393 K. 22.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8472
KARAR NO : 2020/11393
KARAR TARİHİ : 22.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas ve 2017/247 sayılı kararında belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
2)Sanığın katılanı hem yaşamını tehlikeye sokan duruma hem de hayat fonksiyonlarını ağır (4.) derecede etkileyecek şekilde kemik kırıklarına neden olacak nitelikte kasten yaraladığı olayda, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu, birden fazla nitelikli halin ihlali, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak, TCK’nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK’nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi gözetilerek sonuç cezaya etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3)Mahkemece hükmün gerekçesinde olayın oluş şeklinin “…’ın, suç tarihinde eşiyle gayri meşru ilişki yaşadığını öğrendiği …’ı bu durumu görüşmek için telefonla arayıp …’un iş yerinin yakınına çağırdığı, …’ın buraya geldiğinde …’ın …’a yumruk ve tekme ile vurarak btm ile giderilebilecek derecede, burun kırığı oluşacak, hayat fonksiyonlarına etkisi ağır dört derecede olacak şekilde darp ettiği, bunun üzerine …’ın da …’ı btm ile giderilebilecek derecede darp ettiği” biçiminde kabul edilmesine rağmen gerekçenin devamında “ilk haksız hareketin kimden geldiği hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği” denilerek gerekçenin de aksine sanığın cezasından 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesi uyarınca indirim yapılmaması ve çelişkili gerekçeyle hüküm kurulması,
4)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 22.09.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.