Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/6219 E. 2020/10402 K. 10.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6219
KARAR NO : 2020/10402
KARAR TARİHİ : 10.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Beraat

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Mağdur ve vekilinin duruşmalarda sanıktan şikayetçi olduğu, ancak katılma talepleri sorulmadığı, 15 yaşından küçük olan mağdur velisinin 04.12.2014 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve katılan sıfatı aldığı anlaşılmakla, mağdur … Sayılır vekilinin sanık hakkındaki hükme yönelik temyiz istemi katılma talebi olarak kabul edilerek, mağdur …’un 5271 sayılı CMK’nin 237/2. ve 260. maddeleri uyarınca kamu davasına katılmasına, mağdur vekili Av….’ın da katılan vekili olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1)Oluşa, katılan …’nın beyanlarına, sanığın ikrarına, doktor raporuna, 09/06/2014 tarihli mesaj tespit tutanağına ve dosya içeriğine göre, suç tarihinde kendisinden çikolata almasını isteyen katılan …’nın yüzüne tokat atarak, dosyada mevcut raporda belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralayan sanığın eyleminin sübuta erdiği ve kasten yaralama suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, sanığın söz konusu eyleminin tedip ve terbiye hakkı kapsamında olduğundan bahisle yasal olmayan gerekçe ile sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
2)Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılıKanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’nun 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca olarak BOZULMASINA, 10.09.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.