Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/5499 E. 2020/12596 K. 05.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5499
KARAR NO : 2020/12596
KARAR TARİHİ : 05.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyete dair

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık müdafiinin süresinde olmayan ve koşulları bulunmayan duruşmalı inceleme isteminin 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 318. maddesine göre reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Katılan …’nın tarlasını tanık …’a kepçe ile kazdırması meselesinden çıkan tartışmada, sanık …’un traktöründen inerek ele geçirilemeyen ancak tanık tarafından doğrulanan müşteki beyanına göre yerden aldığı yaklaşık iki yumruk büyüklüğündeki taşı …’a fırlattığı, bu taşın katılanın sağ kulağına denk geldiği, bu darbe ile dengesini kaybederek sırt üstü yere düşen katılana, yerde iken sanığın eline aldığı bir başka taşla vurmaya başladığı, yine sanığın aşamalarda taşla vurduğunu kabul etmemekle birlikte elinde bulunan küreğin arka keskin olmayan kısmı ile kendini korumak için savurduğunda, küreğin katılanın omzuna geldiğine ilişkin savunmaları ile suçta kullanılan küreği rızası ile kolluğa teslim ettiğine dair 03.12.2014 tarihli muhafaza altına alınma tutanağı karşısında, sanığın katılana ayrıca kürekle de vurduğu anlaşılan olayda; sanığın 5237 sayılı TCK’nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan taşlar ve ayrıca kürekle birden ziyade kez katılanı darp ettiği, bu nedenle TCK’nin 61. maddesindeki ölçütlerden sanığın kastının yoğunluğu ile katılanda meydana gelen yaraların sayısı ve nitelikleri dikkate alınarak, sanığın TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca temel cezası belirlenirken, TCK’nin 3. maddesine belirtilen “cezada orantılılık” ilkesi de gözetilerek makul bir oranda alt sınırdan uzaklaşması gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Sanığın 5237 sayılı TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddeleri uyarınca verilen “1 yıl 6 ay hapis cezası”nın TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca bir kat artırılması sırasında “2 yıl 12 ay hapis cezası” ile cezalandırılması yerine, “3 yıl hapis cezası” ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
3) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 tarih ve 2015/1167 Esas – 2017/247 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) sayılı kararları ile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve yine 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
4) İlk haksız hareketin hangi taraftan geldiği hususunda taraflar arasında farklı beyanlar bulunduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, TCK’nin 29. maddesi uyarınca haksız tahrik nedeniyle asgari oranda(1/4) indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle, sanığa eksik ceza tayini,
5) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
6) Suçta kullanılan ve adli emanetin 2014/808 sırasında kayıtlı küreğin TCK’nin 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi yerine sahibine iadesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafii ile katılan vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 05.10.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.