Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/3467 E. 2020/8863 K. 07.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/3467
KARAR NO : 2020/8863
KARAR TARİHİ : 07.07.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Beraate, mahkumiyetlere dair

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık …’nın müşteki …’ü ve sanık …’ün de müşteki …’yı kasten yaralama eylemlerinden verilen hükümlere yönelik temyiz istemi bulunmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
1) Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2) Sanıklar …, … ve… haklarında kasten yaralama suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde
a) Sanıklar …, … ve … haklarında verilen mahkumiyet hükümlerinde;
1. Müşteki … hakkında … Eğitim ve Araştırma Hastanesi adli tıp uzmanınca tanzim edilen 27.12.2012 tarihli adli raporda, “Şahsın 02.11.2012 tarihinde hastanemizde yapılan muayenesinde; sağ paralomber bölgede ve sağ gluteal bölgede sütüre cilt kesisi, sol kaş üzerinde, baş oksipital bölgede cilt kesileri saptandığı, GKS: 13 olan şahsın çekilen BBT’sinde sol temporal bölgede konfüzyon serebri tespit edildiği, medikal tedavi ile takip edilen şahısta komplikasyon gelişmediği ve 12.11.2012 tarihinde taburcu edildiği anlaşılmakla, yaralanmasının şahsın yaşamını tehlikeye soktuğu ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı” belirtilmiş bulunmakta olup, anılan bu rapor ile … Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim edilen 02.10.2015 tarihli raporda, müştekideki yaralanmalarının hangisinin veya kaç adedinin hayati tehlikeye neden olduğunun belirtilmediği anlaşılmakla, yaraların ayrı ayrı hayati tehlikeye neden olup olmadığı ve TCK’nin 86 ve 87. maddesindeki belirlenen ölçütlere göre müştekideki her bir yaranın niteliğinin ne olduğu konusunda en yakın Adli Tıp Kurumundan duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin raporu alındıktan sonra, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas ve 2017/247 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanıklara ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) sayılı kararları ile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve yine 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanıkların savunma hakkının kısıtlanması,
3. Sanıklara TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddeleri uygulanarak verilen “1 yıl 6 ay hapis cezaları”nın TCK’nin 87/1-d maddesi gereğince bir kat artırılması ile “2 yıl 12 ay hapis cezaları”na çıkartılması, ardından TCK’nin 87/1-son fıkrası uygulanarak “5 yıl hapis cezaları”na karar verilmesi gerekirken, TCK’nin 61. maddesine muhalefet edilerek doğrudan 5 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmalarına karar verilmesi,
4. Dosya kapsamına ve tarafların çelişkili anlatımlarına göre, ilk haksız hareket hareketin kimden geldiğinin şüpheye yer olmayacak şekilde belinlenemediği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas – 367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren içtihatlarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanıklar lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken, TCK’nin 3. maddesinde belirtilen “cezada orantılılık ilkesi” gereğince asgari hadden (1/4) oranında indirim yapılması gerekirken, (3/4) oranında indirim yapılmak suretiyle sanıklar hakkında eksik ceza tayini,
b) Sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükmünde; 5237 sayılı TCK’nin 58. maddesi uyarınca tekerrür uygulamasına esas alınan “Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.07.2010 tarihinde kesinleşmiş, 14.04.2010 tarih ve 2009/383 Esas – 2010/537 Karar sayılı 5237 sayılı TCK’nin 142/1-b, 35/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin” mahkumiyet hükmü nedeniyle sanık ikinci kez mükerrir olduğu halde, sanık hakkında TCK 58. maddesinin uygulanması sırasında sanığın ikinci kez mükerrir olduğunun belirtilmemesi,
c) Sanıklar …ve… hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinde;
Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
d) Sanık… hakkında verilen mahkumiyet hükmünde;
1. Kasıtlı suçtan uzun süreli hapis cezası ertelenen sanığın, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edildiği hususu da nazara alınarak bu maddede belirtilen belirli haklardan yoksun bırakılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2. Sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükmünde; uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık … hakkında 5237 sayılı TCK’nin 51/3. maddesi gereğince belirlenen denetim süresinin, hükmolunan hapis cezasından daha az olamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ve sanık … müdafii ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 07.07.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.