Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/319 E. 2020/6770 K. 16.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/319
KARAR NO : 2020/6770
KARAR TARİHİ : 16.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Basit yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Katılan …’e ait İzmir … Park Hastanesinde düzenlenen 20.06.2014 tarihli geçici raporda katılanın yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun bildirildiği, Karşıyaka İlçe Devlet Hastanesinde düzenlenen 18.09.2014 tarihli kati raporda yaralanmasının yaşamsal tehlikeye yol açmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğunun belirtildiği, her iki rapor arasında çelişki bulunduğu anlaşılmakla, katılana ait tüm tedavi evrakları, geçici ve kati raporu en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, katılanın yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olup olmadığına ilişkin rapor alınmasından sonra, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Sanığın ve katılanın karşılıklı eylemleri nedeniyle mahkumiyetlerine karar verilmesi karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek, Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas – 2002/367 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiğinin araştırılması, bu hususun tespit edilememesi durumunda da sanık lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünün asgari seviyede uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
3) Katılanın Karşıyaka İlçe Devlet Hastanesince düzenlenen 18.09.2014 tarihli kati raporunda yaralanmasının yaşamsal tehlikeye yol açmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğunun belirtilmesine ve mahkemenin de bu raporu hükme esas alınmasına rağmen, sanık hakkında TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde temel cezanın tayininde TCK’nin 86/2. maddesinin esas alınması suretiyle eksik ceza tayini,
4) Sanığın mükerrir olduğu gerekçesi ile TCK’nin 86/2. maddesindeki seçimlik cezalardan hapis cezasının tercih edildiği ve tekerrüre esas alınan Olur Sulh Ceza Mahkemesinin 08/06/2012 gün ve 2010/89 Esas ve 2012/21 Karar sayılı ilamı uyarınca verilen 3.740,00 TL adli para cezasının TCK’nin 106/1-1. cümle maddesi uyarınca verilmiş olduğu, bahse konu suçun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, 5237 sayılı TCK’nin 2. ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanık hakkında tekerrüre esas alınan hükme ilişkin uzlaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı mahkemesinden sorularak, uzlaşmanın sağlanması halinde bu suçun tekerrüre esas alınamayacağı, ancak sanığın adli sicil kaydında başka tekerrüre esas hüküm olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, sanık hakkında TCK’nin 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
5) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz talebi bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 16.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.