YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/15158
KARAR NO : 2020/19933
KARAR TARİHİ : 22.12.2020
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1)Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’nun 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’dE yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık
lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No:126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabul ve uygulamaya göre;
2)Yaşları küçük olduğu için yargılama konusu olay ile ilgili olarak haklarında tefrik kararı verilen suça sürüklenen çocuklar … ve … hakkındaki soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılarak derdest bir dava bulunmakta ise fiili ve hukuki irtibat nedeniyle öncelikle her iki dosyanın birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde ise ilgili dosyanın celbi ile mevcut delil durumuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3)Son oturumda hazır bulunan sanığa esas hakkındaki savunması ile son sözü sorulduktan sonra mağdur vekilinden diyeceklerinin sorulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 216/3. maddesine aykırı davranılması,
4)01.03.2016 tarihli celsede 18 yaşından küçük olan mağdurun, 5271 sayılı CMK’nin 236/3. maddesi gereğince uzman kişi bulundurulmadan beyanının alınması,
5)Sanığın aşamalarda mağdurun kendilerine küfrettiğine, haklarında yanlış şeyler söylediğine dair savunmaları karşısında, soruşturmada bilgilerine başvurulan Hasan Aydın, Bilal Mamaya ve Davut Dağ’ın dinlenilerek, sanık lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanıp uygulanmayacağının tartışmasız bırakılması,
6)Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10.12.2015 tarih, 2015/167 Esas – 2015/206 Karar sayılı ilamının, suç tarihi olan 07.10.2014 tarihinden sonra 18.12.2015 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nin 58/1.maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı ve sanığın güncel adli sicil kaydında bulunan Midyat Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.04.2014 tarihinde kesinleşen, 24.02.2014 tarih, 2013/312 Esas- 2014/99 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nin 106/1-1.cümlesi gereğince tehdit suçundan aldığı erteli 5 ay hapis cezasının tekerrüre esas olabilecek tek ilamı olduğu ancak; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesi gereğince uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenerek, sanık hakkında tekerrüre esas olabilecek tek ilamdaki suçun da uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK’nin 2. ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanık hakkında tekerrüre esas alınabilecek hükme ilişkin uzlaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı mahkemesinden sorularak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nin 58/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesindeki seçimlik cezalardan hapis cezasına hükmolunması gerekip gerekmediğinin ve 5237 sayılı TCK’nin 50, 51, 58. maddeleri ile 5271 sayılı CMK’nin 231/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
7)Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53/1. maddesi hiç uygulanmamış ise de, hak yoksunluğu kasıtlı suçtan verilen hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olup, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.