Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2020/14645 E. 2020/19961 K. 23.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/14645
KARAR NO : 2020/19961
KARAR TARİHİ : 23.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece kabul edilen “…birçok dosyada sanık olarak bulunması nedeniyle bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki gerekçenin yasal ve yerinde olduğu, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 51. maddesinin uygulanmamasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1) Katılan … hakkında düzenlenen … Devlet Hastanesinin 17.07.2015 tarih ve 309 numaralı raporun “Lezyonlar ile İlgili Bulgular” kısmında, nazal fraktür mevcut olduğu belirtildiği halde, “Sonuç” kısmında katılanın yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile iyileşir nitelikte olduğunun bildirildiği, bu haliyle raporun hükme esas alınacak yeterlilikte bulunmadığı anlaşılmakla; katılanın tüm tedavi evrakları, raporları, film ve grafileri temin edilip, katılanın bu evraklar ile birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevkiyle, yaralanması sonucunda özellikle kemik kırığı meydana gelip gelmediği, gelmiş ise kemik kırığının hayati fonksiyonlara etki derecesi, yüzde sabit ize neden olup olmadığı ve basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği hususlarını da içerir şekilde 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen tüm ölçütleri kapsayan rapor aldırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz nitelikteki rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Sanığın cezasından (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulanırken, uygulanan kanun maddesinin hükümde “5237 sayılı TCK’nin 29/1. maddesi” olarak gösterilmemesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
3) Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesinin “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükmüne, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibarıyla Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz.” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerden dolayı 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 23.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.