Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2019/7242 E. 2019/15897 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/7242
KARAR NO : 2019/15897
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLER : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanık hakkında mağdur …’na yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Hükmolunan adli para cezasının tür ve miktarı, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte bulunduğundan, sanığın temyiz isteminin 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
2) Sanık hakkında mağdur …’ye yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
a) Mağdur …’nin açık kimlik bilgilerine gerekçeli karar başlığında yer verilmeyerek 5271 sayılı CMK’nin 232/2-b maddesine aykırı davranılması,
b) Sanık hakkında, Terme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 27.11.2012 tarih ve 2010/614 Esas, 2012/867 Karar sayılı ilamla hükümlülüğüne, 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, hükmün kesinleşmesinden sonra kasıtlı yeni bir suç işlemesi nedeniyle mahkemesine yapılan ihbar üzerine, duruşma açılıp, yeniden hüküm kurulmuş ise de; temyize, Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün, açıklanmasına karar verilecek yeni hüküm olduğu, bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, yazılı şekilde eksik ve yetersiz gerekçe ile karar verilmek suretiyle Anayasa’nın 141/3. ve CMK’nin 34. ve 223, 230. maddelerine aykırı davranılması,
c) Tarafların aşamalardaki beyanları ve alınan doktor raporlarına göre, sanık ile mağdurun karşılıklı birbirlerini yaralamaları şeklinde gerçekleşen olayda; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih, Esas 2002/4-238 – Karar 2002/367 sayılı kararında belirtildiği üzere, ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiğinin araştırılması, bu hususun tespit edilememesi durumunda da sanık lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesindeki haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
ç) 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerden dolayı 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 16.09.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.