Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2019/6327 E. 2019/14365 K. 03.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6327
KARAR NO : 2019/14365
KARAR TARİHİ : 03.07.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Katılan sanık … müdafiin süre tutum ve temyiz dilekçelerinin incelenmesinde; açıkça sadece sanık … hakkında katılan …’e karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü “sanık sıfatı” ile temyiz ettiği, kurulan diğer hükümlere yönelik herhangi bir temyiz isteminin bulunmadığı anlaşılmakla, sanık …’in katılan Alaatin’e karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)Katılan … hakkında … Devlet Hastanesinde görevli pratisyen hekim tarafından düzenlenen olay tarihli raporda, “Durumu bildirir geçici hekim raporudur, yapılan muayenesinde hayati tehlike görülmemiştir ancak BT çekilmesi için… Devlet Hastanesi acil servisine sevk edilmiştir, kesin rapor BT sonucuna göre verilecektir, BTM ile şifa bulmayabilir.” şeklinde rapor düzenlendiği ve söz konusu raporun geçici olduğu belirtildiği halde, katılanın mevcut raporları ile yaralanmasına ilişkin tüm tıbbi evrakları en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor aldırılması gerekirken, katılanın yaralanmasına ilişkin kesin rapor aldırılmadan eksik inceleme ve yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulması,
2)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
3)Sanık hakkında katılana karşı 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi gereğince “basit yaralama” ve TCK’nin 106/1-1. cümlesi gereğince “tehdit”suçlarından kamu davası açıldığı, suç tarihinde tehdit suçunun uzlaşma kapsamında bulunmaması ve 5271 sayılı CMK’nin 253/3. maddesi gereğince, kasten yaralama suçunun tehdit suçu ile birlikte işlenmesi nedeniyle tüm suçlar yönünden uzlaştırmanın mümkün olmadığı anlaşılmış ise de; sanığın üzerine atılı TCK’nin 106/1-1. cümlesinde düzenlenen “tehdit” suçunun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesine göre uzlaşma kapsamında kaldığı, ayrıca sanığın bu suçtan beraat ettiği, bu nedenle CMK’nin 253/3. maddesinin uygulanma koşullarının ortadan kalktığı, sanığın mahkumiyetine karar verilen ve temyiz incelemesine konu edilen basit yaralama suçunun uzlaşmaya tabi hale geldiği anlaşılmakla; sanık ile katılan arasında 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi,uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 03.07.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.