Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2018/2557 E. 2018/17944 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/2557
KARAR NO : 2018/17944
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanık …’nın diğer sanık Resul hakkında kasten yaralama suçundan verilen beraat kararına yönelen temyiz itirazlarının incelemesinde;
04.10.2013 tarihli oturumda alınan beyanında sanıktan şikayetçi olmadığını belirtmesi karşısında, ‘katılan’ sıfatı bulunmayan mağdur …’nın hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmadığından temyiz isteminin 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunun 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2) Sanık … hakkında müşteki … ’ü kasten yaralama suçundan suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık hakkında müştekiyi silahtan sayılan fırça sapı ile yaralama eyleminden dolayı, 5237 sayılı TCK’nin 86/2, 86/3-e, 29 ve 62. maddeleri uyarınca ceza tayini yerine yazılı şekilde uygulama ile eksik ceza tayini karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Somut olayda, doğru uygulama yapılması halinde 5237 sayılı TCK’nin 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca tayin olunacak 6 ay hapis cezasından TCK’nin 29 ve 62. maddeleri uyarınca yapılacak indirimlerden sonra sanık hakkında 1 ay 7 gün hapis cezasına hükmedilmesi gerekecekti. Bu durumda sanık hakkında TCK’nin 50/3. maddesinin uygulanma olasılığı bulunmamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.03.2008 gün ve 2008/6-47 Esas ve 2008/43 Karar sayılı kararındaki “sanığın önceki yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan, ikinci kez mahkumiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmasını sağlayacak, sanığa dahi önce bir kez tanınmış olan atıfet genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açılmış olacaktır. Benzer konuda Yargıtay CGK’nin

17.11.1988 gün ve 282-348 sayılı kararı ile 23.03.2004 gün ve 41-70 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır” şeklindeki açıklamalar ışığında somut olayımıza ilişkin olarak değerlendirme yapıldığında sanık hakkında TCK’nin 50/3. maddesinin uygulanma olasılığı bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 21.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.