Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2018/12440 E. 2019/6501 K. 27.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/12440
KARAR NO : 2019/6501
KARAR TARİHİ : 27.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Çiftlik Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile sanık … hakkında mağdur …’a karşı kasten yaralama suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması talep edilmiş olmasına rağmen, mahkemece yapılan yargılama sonucunda bu suç yönünden herhangi bir karar verilmediği anlaşılmış ise de; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.12.2015 tarih ve 2015/1-640 Esas – 2015/496 sayılı kararında belirtildiği üzere; sanık hakkında iddianameyle dava açıldıktan sonra karar verilmesinin unutulması durumunda, ortada temyize konu olabilecek bir hüküm bulunmadığından, bu eksikliğin bozmaya konu edilmesi mümkün olmayıp, karara bağlanmayan iddiayla ilgili zamanaşımı süresi içerisinde mahallinde her zaman hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin sanık lehine olduğu anlaşılmıştır.
Sanık … hakkında mağdur …’ye karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas – 2017/247 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine aykırı davranılması,
2) Sanığın, olay tarihinde 4 yaşında olup beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kızını, tekme ve yumrukla döverek, kaldırıp yere fırlatarak ve banyo tası ile vurarak mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olacak şekilde yaraladığı olayda, birden fazla nitelikli halin ihlali ile atılı suçu işleyen sanık hakkında, suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu ve meydana gelen zararın ağırlığı da dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken, TCK’nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gereği, hakkaniyete uygun ve sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında hüküm kurulurken TCK’nin 86/1. maddesi gereğince
temel cezanın sonuca etkili olmayacak şekilde “1 yıl 6 ay” olarak belirlenmesi ve sonrasında TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulandığı fıkrada teşdit yapılarak “6 yıl” hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle, TCK’nin 61. maddesine aykırı şekilde hüküm kurulması,
3) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK’nin 63. maddesi gereğince cezasından mahsubuna karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 27.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.