Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2018/12007 E. 2019/6520 K. 27.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/12007
KARAR NO : 2019/6520
KARAR TARİHİ : 27.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile sanık … hakkında mağdur …’e karşı kasten yaralama suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması talep edilmiş olmasına rağmen, mahkemece yapılan yargılama sonucunda bu suç yönünden herhangi bir karar verilmediği anlaşılmış ise de; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.12.2015 tarih ve 2015/1-640 Esas – 2015/496 sayılı kararında belirtildiği üzere; sanık hakkında iddianameyle dava açıldıktan sonra karar verilmesinin unutulması durumunda, ortada temyize konu olabilecek bir hüküm bulunmadığından, bu eksikliğin bozmaya konu edilmesi mümkün olmayıp, karara bağlanmayan iddiayla ilgili zamanaşımı süresi içerisinde mahallinde her zaman hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
1) Sanık … hakkında mağdur …’ye karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de; bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2) Sanık … hakkında mağdur …’a karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Mağdur hakkında Osmaniye Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 08.10.2015 tarihli adli rapor içeriğinde “solda verteks düzeyinde 8 mm. kalınlıkta epidural hematom ile uyumlu olabilecek şüpheli dansiteler (artefakt ekarte edilemedi) şeklinde bulguya yer verildiği de gözetildiğinde mağdurun yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olup olmadığı hususunda rapor içeriğinin yetersiz olduğu, yine “nazal kemikte depresyon fraktürü ve sağ skapula akromionda kırık” olduğunun belirtildiği, birden fazla kemik kırığı meydana gelmesi nedeniyle skorlama yapılarak kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını kaçıncı derecede etkilediğinin belirlenmesi gerekirken, raporun sonuç kısmında sadece nazal kemikteki kırık yönünden değerlendirme yapıldığı ve yine yüzde sabit iz açısından mağdurun muayene edilmesi gerektiği belirtildiği halde, bu hususta rapor aldırılmadığı anlaşılmakla, mağdurun geçici ve kesin raporları ile yaralanmasına ilişkin tüm tıbbi evrakları İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilerek, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz rapor ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 27.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.