Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2018/11464 E. 2019/7736 K. 09.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/11464
KARAR NO : 2019/7736
KARAR TARİHİ : 09.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanık … hakkında, katılanlar Şeref ve Serkan’a yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Karşılıklı kavga şeklinde gerçekleşen olayda, sanık …’nın aşamalardaki tutarlı ve ısrarlı beyanlarında olayın başında katılanların kendisine vurduklarını belirtmesi ve katılan … ile …’ın ise sanığın kendilerine saldırdığını belirtmesi karşısında, ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiği hususunda taraflar arasında farklı beyanlar bulunduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
2) Sanık … hakkında katılan …’ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Bartın Devlet Hastanesinin 25.08.2014 tarihli raporunda, mağdurdaki yaralanmanın “5. metakarp kırığı basit tıbbi müdahale ile düzelmez, kırığın hayati fonksiyonlara etkisi orta (2) derecedir, L3 vetebra sol transvers poces fraktür, basit tıbbi müdahale ile geçer, hayati tehlikesi yoktur, kırığın hayati fonksiyonlara etkisi
yoktur” şeklinde belirtildiği, Adli Tıp kriterlerine ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre kemik kırığına neden olan yaralanmanın kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif olamayacağının kabul edilmesi karşısında, rapor içeriğinin adli tıp kriterlerine uygun olmadığı ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşıldığından mağdura ait tüm tedavi evrakları, geçici ve kati raporlar temin edilip en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, mağdurun yaralanmasının niteliği hakkında duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kesin rapor aldırılması gerektiği düşünülmeden, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Karşılıklı kavga şeklinde gerçekleşen olayda, sanık …’in aşamalardaki tutarlı ve ısrarlı beyanlarında olayın başında katılan …’nın kendisine yumruk attığını belirtmesi ve katılan …’nın ise sanığın kendisine saldırdığını belirtmesi karşısında, ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiği hususunda taraflar arasında farklı beyanlar bulunduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
c) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 09.04.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.