YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/13868
KARAR NO : 2017/7964
KARAR TARİHİ : 05.06.2017
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
1) Sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas-2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2) Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’un 322. maddesi gereğince, hükmün TCK’nin 52/4. maddesinin uygulandığı paragrafında yer alan “…ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine…” şeklindeki ibare çıkartılarak hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.06.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Müşteki Bilgi Subalığı olaydan 17 gün sonra 16/08/2013 tarihinde ibraz ettiği dilekçesi ile aynı gün Cumhuriyet Başsavcılığınca saptanan ifadesinde; eşi olan sanığın kendini darp ettiğini iddia etmişse de, 20/08/2013 tarihli kolluk ifadesinde eşinin darp etmediğini, vurmadığını, sadece balkondan aşağıya sarkıttığını, olayı gören şahidi olmadığını söylediği,
Vücudunda darp-cebir izine rastlandığına dair doktor raporu bulunmadığı gibi dinlenen tanıkların da müştekinin iddiasını doğrulamadıkları,
Sanığın tahkikatın başından itibaren tüm aşamalarda suçları işlemediğini savunduğu,
tüm dosya kapsamına göre müştekinin tutarsız ve ve çelişkili iddiaları ile posttravmatik stres bozukluğu tanısının yaşanan olayla ilişkili olduğuna dair soyut verilere dayandığı anlaşılan 20/08/2013 tarihli sağlık kurulu raporundan başka sanığın kasten yaralama ve tehdit suçlarından mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı halde beraati yerine cezalandırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılığı sebebiyle yerel mahkeme hükümlerinin bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi görüşlerine katılmıyorum.