YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8767
KARAR NO : 2015/26431
KARAR TARİHİ : 29.09.2015
MAHKEMESİ . Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Suç tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk …’e 5271 sayılı CMK’nin 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafii atanmaması, mahkemece alınan ifadesi sırasında 18 yaşını doldurduğu ve telafisi mümkün olmadığından tebliğnamenin 1 numaralı bozma düşüncesine, kabule göre; 5237 sayılı TCK’nin 27/2 maddesi uyarınca meşru müdafaada sınırın aşılması halinde TCK’nin 223/3-c maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğinden, tebliğnamenin 3 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Mağdurun,… Devlet Hastanesi’nce tanzim edilen 29.08.2013 tarihli genel adli muayene raporunda, “çekilen grafide burunda fraktür olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderileceği” yönünde kanaat bildirildiği, adli tıp kriterlerine göre burunda kırığa neden olan yaralanmaların kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olamayacağı dikkate alınarak mağdurun, yaralanmasına ilişkin tıbbi evrak ile adli raporlarının temin edilebiliyorsa grafilerle birlikte adli tıp kurumuna gönderilmesi, aldırılacak raporun sonucuna göre, suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayini gerekirken yazılı şekilde adli tıp kriterlerine uygun olarak düzenlenmeyen 29.08.2013 tarihli rapora itibar edilerek eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2) Kovuşturma aşamasında dinlenilmeyen olayın görgü tanıkları … ve … duruşmada dinlenilmeleri sağlanıp bu tanıklara, mağdurun suça sürüklenen çocuğun vurup vurmadığı, vurmuş ise ilk hareketin kimden geldiği hususlarının da sorulması ve bu beyanlardan sonra, 5237 sayılı TCK’nin 27/2. maddesinin uygulanma şartlarının oluşup oluşmadığının ve suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, sadece suça sürüklenen çocuk … beyanlarına dayanılarak eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
3) Suça sürüklenen çocuk hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması sonucunda tanzim edilen 06/02/2014 tarihli kolluk tutanağı içeriğine göre suça sürüklenen çocuğun çalışmasını engelleyecek madde bağımlılığının ve psikolojik hastalığının bulunduğu, uyuşturucu madde düşkünlüğünün olduğu belirtildiği gibi, suça sürüklenen çocuğun babası olan mağdur … kovuşturma aşamasında, suça sürüklenen çocuğun akıl sağlığından şüphe ettiğini ve cezai ehliyetinin yerinde olup olmadığının araştırılmasını istediğini beyan etmesi karşısında, suça sürüklenen çocuğun akıl hastalığı nedeniyle yargılamaya konu eylem yönünden 5237 sayılı TCK’nin 32/1-2 maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda, tam teşekküllü ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinden, üniversite hastanelerinin ruh sağlığı ve hastalıkları ana bilim dalı başkanlıklarından ya da Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan rapor aldırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayininin gerektiğinin gözetilmemesi,
4) 6352 sayılı Kanunun 100. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 324/4. maddesi ek cümlesinin “Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir” hükmüne rağmen, terkin tutarının altındaki yargılama giderinin suça sürüklenen çocuğa yükletilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.