Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2015/28563 E. 2015/30345 K. 28.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/28563
KARAR NO : 2015/30345
KARAR TARİHİ : 28.10.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/292471

Basit yaralama suçundan sanık E.. Ş..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2 ve 86/3-a maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Erzurum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/05/2008 tarihli ve 2008/147 esas, 2008/233 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde yeniden suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2 ve 86/3-a maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 50/1-d maddesi gereğince hapis cezasının 6 ay süre ile kahvehane ve eğlence türü olan mekanlara gitmekten yasaklanma tedbirine çevrilmesine ilişkin aynı Mahkemesinin 17/09/2010 tarihli ve 20008/147 esas, 2008/233 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 07.08.2015 tarih ve 2015/16172–52056 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.09.2015 tarih ve 2015/292471 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19/09/2008 tarihli ve 2008/12198 esas, 2008/9890 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece duruşma açılmasını müteakip, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde dosya üzerinden karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50/1-d maddesinde “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama süresinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlemesindeki özelliklere göre; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katma kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, çevrilebilir.” hükmünün yer aldığı, sanığa tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın seçenek yaptırıma çevrilirken, kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa aykırı olmayan tarafları tatmin edici, denetime elverişli bir seçenek yaptırıma hükmedilmesi gerektiği, kanunî, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan, sanığın kişiliğini ve suçun işlenmesindeki özellikleri değerlendirmeden, infazının da denetlenme imkanı bulunmayacak biçimde yükümlülük getirmek suretiyle, yazılı şekilde hüküm kurulması hususunun da, kanun yararına bozma sebebi yapılıp yapılmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, takdir hakkı kullanıldıktan sonra diğer kanun yararına bozma istemlerinin incelenmesine; 28.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.