Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2015/23727 E. 2015/30961 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/23727
KARAR NO : 2015/30961
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Gereği görüşülüp düşünüldü;
Dairemizin 08/04/2015 gün ve 2014/35.. Esas, 2015/12.. Karar sayılı onama ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 09.07.2015 tarih ve KD-2015/23.. sayılı itiraznamesi ile, sanık H.. Ç..’in TCK’nin 86/1, 86/3-a,
87/1-c-son, 29, 62, 53 maddeleri gereğince 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emirdağ Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/11/2012 gün ve 2011/69 Esas, 2012/279 Karar sayılı dosyasının onanmasına karar verildiği, müştekinin yaralanmasının niteliği hakkında eksik kovuşturma ile karar verildiği ileri sürülmüştür.
Sanık tarafından 10/03/2015 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun tazminat davası nedeniyle düzenlediği 17/12/2014 günlü 16.. sayılı mütalaasına göre, müştekinin Ege Sağlık Hastanesi’nde burunda şekil bozukluğu ve nazal solumun güçlüğü nedeniyle rinoplasti operasyonu geçirdiği, kurulda yapılan muayenesinde burnun sol tarafında maxillar bölgede daha fazlalığına bağlı hafif deformite, sol yanakta sulcus nazolabialis üzerinde karşı tarafa göre (yağ enjeksiyonuna bağlı) hafif kabarık görünüm, sol göz üst kapakta orta bölgede belli belirsiz yatay operasyon izi olduğu, sol göz kapağında katlanma çizgisinin oluşmadığı, YSE olmadığının belirlendiği, yaralanmanın fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğunun bildirildiği, sol gözde çöküklük olduğuna dair bir saptamanın olmadığı, sanık tarafından sunulan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu mütalaasındaki saptamalar karşısında hükme esas alınan Manisa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 01/08/2012 günlü adli raporu şüpheli hale geldiğinden, TCK’nin 86 ve 87. maddesi uyarınca müştekideki yaralanmanın niteliğinin belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan yeniden bir rapor aldırılması lüzumu doğduğu düşüncesi ile sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına dair dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanığın eylemi sonucu katılan hakkında Afyonkarahisar Devlet Hastanesi KBB uzmanı tarafından düzenlenen 21.01.2011 tarihli rapora göre, os nazalda ve sol zigomatik kemiklerde multiple fraktürler tespit edildiği, kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını orta (2) etkiler derecede olduğu, Manisa Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 01.08.2012 tarihli raporuna göre de, sol gözde içe çöküklük olduğu, burun sırtında sağa deviasyon ile sol göz küresinde çökme tespit edildiği, yaralanma fiilinin, kişinin yüzünde sabit ize neden olduğu anlaşılmıştır.
Yüzde meydana getirilen izin gizlenebilmesi veya estetik ameliyatla giderilebilmesi nitelikli halin uygulanmasına engel değildir (Prof. Dr. Durmuş Tezcan, Doç Dr. Mustafa Ruhan Erdem, Yrd. Doç Dr. R. Murat Önok; Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku; Güncellenmiş 5. Baskı, 2007, s.201). Yani yüzde sabit iz kaldığının tespit edilmiş olması önemlidir. Mağduru hayatının sonuna kadar yüzündeki sabit izle yaşamaya zorlayamayız. Yine yaşamı tehlikeye sokar şekilde yaralama halinde de yaşamsal tehlike olay anına göre değerlendirilmektedir. Sonradan mağdurun iyileşmesi bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir. Mağdurun yüzündeki sabit iz estetik ameliyat dışında kendiliğinden iyileşse idi, bu durumda şüpheli bir durum ortaya çıkacaktı. Oysa hem itiraz içeriğinden hem de Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi raporundan katılanın Ege Sağlık Hastanesinde burunda şekil bozukluğu, nazal solunum güçlüğü şikayetiyle açık rinoplasti operasyonu geçirdiği bu nedenle yüzündeki sabit izin giderildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporunun bu dosya ile ilgisi olmadığı, katılan tarafından açılan tazminat davasında malüliyet tayini ile ilgili olduğu, katılanın suç tarihindeki durumuna ilişkin olmadığı, bu nedenle hükme esas alınan raporda şüpheli bir durumun olmadığı, daha önce sanık tarafından verilen dilekçe üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.06.2015 tarih, KD-2013/62.. sayılı yazısı ile itiraz sebeplerinin daha önce dile getirildiği, Dairece yapılan incelemede bu konuların değerlendirildiği, hükmün esasına etkili bir hususun inceleme dışı bırakılmadığı dikkate alınarak 5271 sayılı yasanın 308.maddesi uyarınca karara itirazı gerektirir maddi ve hukuki bir sebep bulunmadığından itiraz yoluna gidilmediğinin belirtildiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
1) Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay C.Başsavcılığının 09.07.2015 tarih ve KD-2015/23.. sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan itirazın REDDİNE;
2) 5271 sayılı CMK’nın 308/3.fıkrası uyarınca Dairemizin 08/04/2015 gün ve 2014/35.. Esas, 2015/12.. Karar sayılı onama kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE; 04.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.