Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2015/10547 E. 2015/31680 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10547
KARAR NO : 2015/31680
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Tebliğname No : 1 – 2014/110891
MAHKEMESİ : Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2012/295 (E) ve 2013/488 (K)

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıka kaydı bulunan sanık V.. E.. hakkında 5237 sayılı TCK’nin 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
1) Sanık V.. E.. hakkında müşteki C.. Ç..’i yaralama ve 6136 sayılı yasaya muhalefet etmek suçları ile sanık C.. Ç.. hakkında müşteki Veli’yi kasten yaralamaya teşebbüs etmek suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükümlerinin yapılan temyiz incelemelerinde:
Diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Sanıkların hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nin 53/1. maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına karar verilirken, 5237 sayılı TCK’nin 53/1-c maddesinde belirtilen hakları kendi altsoyları dışındakiler bakımından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanamayacaklarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b) 5271 sayılı CMK’nin 324/1. maddesinde ödenmesi gereken avukatlık ücretleri yargılama giderlerinden sayılarak cezaya veya güvenlik tedbirine hükmolunması halinde bu giderlerin sanığa yükletilmesi gerektiği bildirilmiş ise de, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesindeki bir suç ile isnat edilen herkesin avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun olması halinde ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde re’sen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabileceği yönündeki düzenleme ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90/5. maddesindeki usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı yönündeki düzenleme karşısında, 5271 sayılı
CMK’nin 324. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi arasında çıkan uyuşmazlıkta milletlerarası andlaşma hükmü olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinin esas alınması gerektiği gözetilmeden, sanık V.. E.. için yapılan müdafiilik giderinin 5271 sayılı CMK’nin 150/3. maddesi uyarınca kendisine zorunlu olarak müdafii tayin edilen sanık V.. E..’den tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık V.. E.. müdafii ve sanık C.. Ç..’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’un 322. maddesi gereğince, hüküm fıkralarından 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlar çıkarılarak yerlerine “Sanığın 5237 sayılı TCK’nin 53/1. maddesinin a, b, c, d, e bentlerinde belirtilen hak ve yetkileri kullanmaktan mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki TCK’nin 53/1-c maddesinde belirtilen velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan ise 5237 sayılı TCK’nin 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA oybirliği ile, hükmün yargılama giderlerini düzenleyen (D) bendinin “Sanıkların yargılanmaları nedeni ile yapılan 10,50 TL. tebligat, 22,50 TL. sarf kararı, 6 TL posta gideri, toplamı olan 39,00 TL.’ nin sanık C.. Ç..’den, 17,50 TL tebligat, 276,50 TL sarf gideri, 7,10 TL posta gideri toplamı olan 301.1 TL ‘nin sanık V.. E..’den tahsiline, sanık V.. E..’in sarfına neden olduğu 693.00 TL. zorunlu müdafilik giderinin ise hazine üzerinde bırakılmasına” şeklinde değiştirilip hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2) Sanık C.. Ç.. hakkında müşteki B.. C..’yi yaralama suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmünün yapılan temyiz incelemesinde:
Diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Sanık C.. Ç..’in müşteki V.. E..’i yaralamak amacıyla salladığı bıçağın o esnada her ikisinin arasında bulunan ve kavgayı ayırmaya çalışan müşteki B.. C..’ye temas ederek müşteki B.. C..’nin basit tıbbi müdahale ili giderilebilir şekilde yaralanmasına neden olduğunun anlaşılması karşısında, sanık C.. Ç.. hakkında 5237 sayılı TCK’nin 21/2 maddesinde düzenlenen olası kast hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Sanığın hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nin 53/1. maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, 5237 sayılı TCK’nin 53/1-c maddesinde belirtilen hakları kendi altsoyu dışındakiler bakımından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanamayacağına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Dairemizdeki çoğunluk görüşünce sanık V.. E.. hakkında kasten yaralama suçu nedeniyle verilen hükmün düzeltilerek onama kararındaki, zorunlu müdafilik ücretinin yargılama giderinden sayılmayacağı görüşüne katılmamaktayız.
1) Avrupa İnsan hakları sözleşmesinin 6/3-c maddesi aynen şöyledir:
Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir.
Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli gördüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek, hakkına sahip bulunduğu.
Madde içeriğinden anlaşıldığı gibi, avukat yardımından ücretsiz yararlanabilmek için, bir suç ile itham altında olmak gerekir. Bir suçla itham altında olan bu kişi, yargılama sonunda beraat edebilir. Dolayısıyla maddi olanaksızlıklar yüzünden beraat edecek bu kişiyi, avukatın yardımından mahrum etmemek için avukatlık ücretini devlet karşılamaktadır. Devlet de yargılama sonunda bu giderlerini suç ile itham edilen kişiden değil, mahkum durumuna düşen kişiden tahsil etmektedir.
Şüpheli veya sanık olarak yargılanan kişi, müdafi tutacak maddi olanaklardan yoksun ise veya resen müdafi atanması gerektiren bir kişi ise, atanan müdafinin yardımından, yargılama aşaması boyunca ücretsiz yararlanır. Adaletin gerçekleşmesi ve adil yargılanmanın oluşması için, sanığa bu olanaklar tanınmaktadır. Sanığa bu olanaklar tanınmadığı takdirde, silahların eşitliği kuralı gerçekleşmeyeceğinden, sanık yargılama sonunda, avukat yardımından yararlanamadığını ileri sürüp, savunma hakkının kısıtlandığını iddia edebilir. İlerde ileri sürülebilecek bu iddialara karşı, sanığa bu haklar tanınmıştır.
Devletin sanığa yaptığı bu yardım, maddi olanaklardan yoksun oluşu nedeniyle, ücreti ödeme olanağına sahip bulunmaması, sanığın yaşının küçüklüğü veya isnat edilen cezanın ağırlığı gibi nedenler arasında bir ayırım yapılmamıştır. Sanığın savunmasız kalmaması için, AİHS’ne uyum sağlamak için yargılamaya gölge düşürmemek için re’sen müdafi tayin edilmesi cihetine gidilmiştir.
Yargılama süresi devam ettiğinden, sanık sıfatı bulunduğu müddetçe bu kişiden avukatlık ücreti istenemez. Yargılama sonunda kim mahkum olursa, otopsi giderleri gibi yargılama giderleri ile baro tarafından atanan müdafinin ücreti de mahkum olan kişiden tahsil edilmelidir.
2) Baro tarafından ödenen müdafi giderlerinin, yargılama gideri sayılıp sayılmayacağı sorunu:
-5320 sayılı Yasanın 13. maddesi
-5271 sayılı Yasanın 324-325-327. maddeleri
2) Baro tarafından ödenen müdafi giderlerinin, yargılama gideri sayılıp sayılmayacağı sorunu:
-5320 sayılı Yasanın 13. maddesi
-5271 sayılı Yasanın 324-325-327. maddeleri
-Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesi ile 8/3. ve 11/7. maddeleri,
Ayrı ayrı incelendiğinde, baro tarafından ödenen bu müdafi ücretinin, yargılama sonucunda, yargılama giderleri gibi, mahkum olan kişilerden tahsil edilmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu yukarıda belirtilen kanun maddelerini yürürlüğe koyarken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyum sağlamak için bu kanun ve yönetmelikleri yürürlüğe koymuştur. Baro tarafından görevlendirilen müdafiye ödenen ücret de yargılama giderlerindendir. Yargılama sonunda sanık hakkında beraat kararı verildiğinde, tüm yargılama giderleri, Devlet Hazinesince üstlenilir. Buna karşılık, mahkumiyeti halinde, hükmün kesinleşmesi ile bu sefer bütün yargılama giderleri (örneğin otopsi giderleri) gibi resen atanan müdafi ücreti de mahkum olan hükümlüye yüklenir.
Anayasa mahkemesi; 5320 sayılı Yasanın 13. maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığına karar vermiştir. 12.03.2009 tarih 2007-43 Esas, 2009-51 sayılı Kararı aynen şöyledir.
“Ceza Muhakemesi Kanununa göre, yargılama sürecinde hüküm kesinleşinceye kadar şüpheli veya sanıktan müdafi ücreti istenmemektedir. Hüküm kesinleştikten sonra ise yargılama giderleri içerisinde, müdafi ücreti istenen şahıs, şüpheli veya sanık değil artık hükümlü sıfatını taşımaktadır.
Düzenleme ile amaçlanan sanığa adil bir şekilde savunma imkanlarının sağlanmasıdır. Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde bu imkan sağlandıktan sonra, yardım kapsamında ödenen ücretin yargılama gideri olarak hükümlüden tahsilinin öngörülmesinin Anayasanın adil yargılanma hakkına aykırılığından sözedilemez.” şeklindedir.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığından, bozma kararlarında belirtilen zorunlu müdafi ücretlerinin hükümden çıkarılmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.