YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/31392
KARAR NO : 2013/47115
KARAR TARİHİ : 18.12.2013
Kasten yaralama suçundan sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 62/1 ve 52/1-2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Silifke 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/02/2013 tarihli ve 2012/846 esas, 2013/118 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 06.11.2013 tarih ve 2013/16305-67132 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.11.2013 tarih ve 2013/360722 sayılı tebliğnamesi Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya Kapsamına göre;
1) Kararın gerekçesinde “sanığın hukuki durumunun CMK’nin 231. maddesinde belirtilen şartları taşıdığı anlaşıldığından haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklinde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir” denildikten sonra hüküm fıkrasında “sanık hakkında sabıka kaydı nazara alındığında CMK’nin 231. hükümlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına ” denilmek suretiyle hükümde çelişki oluşturulmasında,
2) Kabule göre; kasten yaralama suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinin 3. fıkrasının c bendi” Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,” işlenmesi halinde şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır, hükmü gereğince, sanığın katılana yönelik eylemi nedeni ile hakkında aynı Kanunun 86. maddesinin 3. fıkrasının c bendinin uygulama olanağının tartışılmamasında, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı TCK’nin 86/3-c. maddesinde kasten yaralama suçu “…kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle…” işlenmesi halinde artırım öngörülmüştür. Burada kamu görevlisinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yani görevinin gereklerine uygun davranması dolayısıyla yaralama eyleminin gerçekleştirilmesi aranmaktadır. Diğer bir anlatımla kamu görevlisi sıfatı nedeniyle mağdura ayrıcalıklı insan statüsü tanınmamış, yerine getirdiği görev nedeniyle yaralanması devletin saygınlığına ve faaliyetlerine yönelik bir saldırı olması nedeniyle kanun koyucu nitelikli hal saymıştır. Bunun dışında kamu görevlisine karşı kişisel nedenlerle işlenen yaralama fiilleri ise bu nitelikli halin kapsamı dışındadır. Olayımızda Silifke Devlet Hastanesinde güvenlik görevlisi olarak görev yapan katılan … 11.06.2012 tarihli hazırlık soruşturması esnasında bildirdiği şikayetinde “…daha önce mahkemelik olduğum … …’nın oğlu … isimli şahıs steril odasına girdi. Babamdan niye şikayetçi oldun diyerek iki yumruğu ile kafama vurdu…” şeklinde beyanda bulunmuş,olayın görgü tanığı Muhammet Çam’ın da bu ifadeyi teyit eder mahiyetteki ifadesi gözönünde bulundurularak; sanığın eylemini görevinden dolayı değil de kişisel bir nedenle gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 2 nolu düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin 2 nolu düşünce yönünden REDDİNE; Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 1.nolu düşünce yerinde görülerek; Silifke 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.02.2013 tarih ve 2012/846 esas, 2013/118 sayılı kararının 5271 sayılı 309/4. maddesinin (a) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.