Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2013/14954 E. 2013/22190 K. 29.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14954
KARAR NO : 2013/22190
KARAR TARİHİ : 29.05.2013

Kasten yaralama suçundan sanık … (Kaba)’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a-son, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca 3.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. Maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair … 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 16/02/2010 tarihli ve 2009/77 esas, 2010/100 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içinde yeniden suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanunun 231/11. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına, sanığın 3.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 28/12/2012 tarihli ve 2009/77 esas, 2010/100 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 10.04.2013 tarih ve 2013/5468-23151 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.04.2013 tarih ve 2013/135158 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
… 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2012 tarihli ve 2009/77 esas, 2010/100 sayılı ek kararının kesin nitelikte olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece sanığın celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde yazılı şekilde duruşma yapılmaksızın karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden;… 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 28.12.2012 tarih ve 2009/77 esas, 2010/100 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4.maddesinin (b) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.