Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2011/38449 E. 2012/4098 K. 08.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/38449
KARAR NO : 2012/4098
KARAR TARİHİ : 08.02.2012

Kasten yaralama suçundan sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86/2-3-e,35/2,86/2-3-e maddeleri gereğince 4 ay 15 … hapis ve 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Konya 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 18.06.2009 tarihli ve 2008/579 esas,2009/979 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan temyiz talebinin reddine ilişkin aynı mahkemenin 05.10.2009 tarihli ve 2008/579 esas,2009/979 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 11.05.2011 tarih ve 2011/5799-26779 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.06.2011 tarih ve 2011/203563 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Konya 2.Sulh Ceza Mahkemesince gıyapta verilen 18.06.2009 tarihli kararın sanığa 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35.maddesi uyarınca tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de,Yargıtay 10.Ceza Dairesinin 26.12.2005 tarihli ve 2005/16372 esas,2005/19501 karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere,Tebligat Kanununun 35. ve Tebligat Tüzüğünün 55.maddeleri uyarınca yapılacak tebligat işleminde,tebligat memurunca Tüzüğün 28.maddesinin ilk fıkrasındaki usule göre muhatabın yeni adresinin araştırılması,bulunmama nedenini bu maddede belirtilen usule uygun şekilde tutanağa geçirip,beyanına başvurulan ilgili kişilerin imzası ile tevsik etmesi ve muhatabın yeni adresinin belirlenmemesi durumunda mahkemenin tebligat üzerindeki Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebligat yapılması yolundaki kaydına uyarak,bu madde uyarınca tebligat yapılması gerekmekte olup;adres araştırmasının Tebligat Tüzüğünün 28.maddesinde belirtildiği şekilde tutanağa geçirilmemeiş ve beyanına başvurulan kişinin imzası ile tevsik edilmemiş olması karşısında,anılan Kanunun 35.maddesi uyarınca yapılan ve Tebligat Tüzüğünün 28.maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşımayan tebligatın geçerli sayılamayacağı,
Ayrıca,Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 tarihli ve 2006/6-123 esas,2006/229 sayılı ilamı ile Yargıtay 8.Ceza Dairesinin 13.07.2009 tarihli ve 2009/8068 esas,2009/10789 sayılı ilamında da belirtildiği üzere,Anayasanın 40/2,5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34/2,231/2,232/6 ve 291/1-2.maddeleri uyarınca karar ve hükümlerde,başvurulabilecek kanun yolu,süresi,sürenin ne zaman başlayacağı,mercii,başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin gerekmesi karşısında,söz konusu kararda başvurulabilecek kanun yolunun temyiz olmasına rağmen itiraz olarak gösterilmesi suretiyle tarafların yanıltıldığı ve kanun yoluna başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin gösterilmediği gibi,kanun yolu,süresi,süresinin ne zaman başlayacağı,mercii,başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşmemiş bulunan karara karşı sanık müdafii tarafından verilen 02.10.2009 tarihli dilekçenin öğrenme üzerine verilmiş temyiz dilekçesi olarak merciince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde temyiz talebinin reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.04.2009 tarih ve 2008/214 esas, 2009/98 sayılı kararına ve T.C. Anayasının 40/2. maddesine göre, mahkeme, taraflara hangi kanun yolları ve mercilere başvurulacağını ve sürelerini açıkça belirtmek zorunda olup, hüküm usulüne uygun olarak sanık savunmanına tebliğ edilmemiştir. Kararda, yasa yoluna başvurma süresinin başlangıcı olarak “ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren “ ibaresi tarafları, yasa yoluna başvurma süresinin başlangıcı yönünden yanıltıcı nitelikte olup,sanık savunmanı yönünden temyiz süresi başlamamıştır.Karar kesinleşmemiştir.
5271 sayılı CMK’nun 309/1 maddesine göre, kesinleşmemiş kararlar aleyhine kanunun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.