Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2010/7629 E. 2010/10609 K. 09.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2010/7629
KARAR NO : 2010/10609
KARAR TARİHİ : 09.06.2010

6831 sayılı Orman Kanunu’na muhalefet suçundan sanık …’in, aynı Kanun’un 93/1, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 59. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Akhisar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/10/2009 tarihli ve 2009/436-534 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2009 tarihli ve 2009/152 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 27.04.2010 tarih ve 27175 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.05.2010 tarih ve 2010/107546 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, benzer bir olay sebebiyle verilen Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19/02/2010 tarihli ve 2009/12106 esas, 2010/1503 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, dosyada mevcut adlî sicil kaydından, sanığın 16/11/2001 tarihinde işlediği müessir fiil suçu ile ilgili olarak Akhisar Sulh Ceza Mahkemesinin 14/02/2002 tarihli ve 2001/1297 esas, 2002/91 sayılı kararı ile 158.184.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verildiği ve 15/03/2002 tarihinde kesinleşen bu cezasının 11/04/2003 tarihinde işlediği bu dosyaya konu suçtan dolayı verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturduğu gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilişkin uygulama esasları ve koşullarının belirlendiği Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih, 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında;
“5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) bendinde olumsuz koşul olarak öngörülen daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamaktan anlaşılması gereken husus, mahkûmiyetin kasıtlı bir suçtan doğmasıdır. Anılan bendde hükmolunan ceza yönünden herhangi bir ayrım gözetilmediğinden, hükmolunan cezanın hapis veya adli para cezası olmasının, bu koşul açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Ancak yasa koyucu, mahkûmiyetle ilgili olarak başkaca bir ölçü getirmediğinden, adli sicilden silinen mahkûmiyetler, ertelenmiş ve vaki olmamış sayılan mahkûmiyetler, üzerinden çok uzun sürelerin geçmesi nedeniyle tekerrüre esas oluşturmayan mahkûmiyetler de hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararına engel oluşturacak mıdır? Bu konularda gerek yasa metninde gerekse gerekçede herhangi bir açıklık bulunmamaktadır.

Yasa koyucu herhangi bir düzenleme getirmediğine göre, bu hükmü mutlak şekilde yorumlamanın, adalet ilkesiyle bağdaşıp bağdaşmayacağı ya da yasa koyucunun gerçek muradının bu olup olmadığı da gözönüne alınmalıdır.
Bu soruna çözüm bulabilmek için yasa koyucunun mahkûmiyetin sonuçlarını bertaraf etmek için öngördüğü diğer kurumların da değerlendirilmesi gerekmektedir.
647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmiş mahkûmiyetlerde, sanığın deneme süresinde kasıtlı bir suç işlememesi halinde önceki mahkûmiyet 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayılacağından, bu nitelikteki bir mahkûmiyetin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal bir engel oluşturabileceğini kabul etmek olası değildir.
Yine aynı şekilde 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 sayılı yeni Adli Sicil Yasasının Geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan adli sicil kayıtlarının, adli sicilden silinmiş olup olmadığına bakılmaksızın, bu kayıtların da, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal bir engel oluşturabileceğini kabul etmek hukuk ilkeleriyle bağdaşmayacaktır.
Buna karşın, 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmiş mahkûmiyetlerde ceza infaz edilmiş sayılacağından ve 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının 9. maddesi uyarınca oluşturulan adli sicil kayıtları ceza veya güvenlik tedbirlerinin infazının tamamlanması ile Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek bu kayıtlar arşiv kaydına alınacağından, bu tür mahkûmiyetlerin varlığı halinde sanık hiçbir şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından yararlanamayacak mıdır? Soruları gündeme gelebilecektir.
Hak yoksunluklarını kural olarak 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinde cezanın infazı ile sınırlandıran, doğmuş hak mahrumiyetlerini ortadan kaldırmak için Adli Sicil Yasasına eklediği 13/a maddesi ile yasak hakların geri verilmesi müessesini kabul eden ve 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesinde tekerrür hükümlerinin uygulanması açısından infazdan itibaren beş ve üç yıllık süreler öngören yasa koyucunun, bir kez mahkûm olan bir kişinin ömür boyu bu mahkûmiyetinin olumsuz sonuçlarından etkilenmesi gerektiğini kabul ettiği düşünülemez. Bu nedenlerle, yeni yasa dönemindeki mahkûmiyetler açısından da, belirli sürelerin geçmesi ile bu mahkûmiyetlerin 231. maddenin uygulanmasına yasal engel oluşturmayacağını kabulde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden, 5237 sayılı TCY’nın tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde önceki mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşularının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının kabulü adalet ve hakkaniyete uygun olacaktır.
O halde, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, önceki mahkûmiyetin 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayılacağı haller veya 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan önceki mahkûmiyetler, adli sicilden silinmiş olup olmadığına bakılmaksızın; 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden ise, 5237 sayılı TCY’nda tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin geçmiş olduğu haller, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesinde olumsuz koşul olarak belirtilen engel bir neden olarak kabul edilemeyecektir.
Ancak, yasal engel oluşturmayan bu mahkûmiyetlerin yargılama mercilerince, subjektif koşulun ele alınmasında sanığın suç işleme eğilimi açısından değerlendirmeye esas alınmasına da bir engel bulunmamaktadır.
Özetle; eski yasa döneminde işlenip, adli sicilden silinme koşulları oluşmuş olan mahkûmiyetler ile ertelenmiş ve vaki olmamış sayılmasına karar verilen mahkûmiyetlerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal engel oluşturmayacağı, yeni dönemde işlenen suçlar açısından ise infazdan sonra 5237 sayılı Yasanın 58. maddesinde belirtilen tekerrür sürelerinin esas alınmasının hakkaniyete uygun bir çözüm olacağı” görüşü benimsenmiştir. Ceza Genel Kurulu kararında yapılan açıklamalardan, sanığın suç işlediği tarihte sabıkalı olup olmadığının araştırılmasının gerektiği anlaşılmaktadır.
Maddi olaya gelince;
Sanığın, 16/11/2001 tarihinde işlediği müessir fiil suçu ile ilgili olarak Akhisar Sulh Ceza Mahkemesinin 14/02/2002 tarihli ve 2001/1297 esas, 2002/91 sayılı kararı ile 158.184.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verildiği ve kararın 15/03/2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Sanık, yargılama konusu suçu 11/04/2003 tarihinde işlemiştir. İkinci suçun işlendiği tarihte sanığın adli sicil kaydında bulunan ilamın silinme koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kararının sanığa ilişkin koşullarından olan daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmama koşulu oluşmadığından sanık hakkında CMK’nın 231/5 maddesinin uygulanmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır. Yapılan itiraz üzerine merciince itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre;
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2009 tarihli ve 2009/152 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.