Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2010/2848 E. 2010/13791 K. 22.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2010/2848
KARAR NO : 2010/13791
KARAR TARİHİ : 22.09.2010

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Sanıkların mahkumiyetine dair,
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
1- Sanık … hakkında katılan 456/4 maddesinden kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tayin edilen cezaların tür ve miktarına, 5237 sayılı Kanunun 50/5.maddesine göre; hükmün 14.7.2004 … ve 5219 sayılı Kanunun 3/b maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK. 305/1.maddesi gereğince temyizi mümkün bulunmadığından, sanık vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.317.maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
II- Sanıklar …, … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,Ancak;
Olay günü karşılıklı olarak iki aile arasında çıkan kavga sonrası mağdur …’ın dalağının alınmasına neden olan yaralanmasıyla son bulan olayla ilgili olarak mağdur … özetle;
11.12.2003 tarihli savcılık ifadesinde, olayı ayrıntılarıyla anlatarak, kendisine … ve …’ın bıçakla saldırıp önce …’ün sonra da …’ın bıçakla vurduğunu, dalağının alınmasına neden olan darbeyi …’ın vurduğunu söyleyip şikayetçi olmasına,
27.10.2004 tarihli savcılık ifadesinde yine benzer anlatımda bulunarak …’ın elindeki satırla, …’ın da kendisine bıçakla vurup yaraladığını belirtmesine,
Ağır Ceza Mahkemesinde 25.02.2005 tarihli ilk ifadesinde önceki iki anlatımıyla benzer ifade verip her ikisi sanığın da kendisine bıçakla vurduğunu, her ikisini de en az 10 yıldır tanıdığını söylemesine, aynı duruşmada mahkeme tarafından görülen lüzum üzerine tekrar sorulduğunda ise bu sefer ifadesini kısmen değiştirip sanık …’ın kendisine bıçakla vurduğunu, …’ın ise elinde bıçak olduğu halde “vurun ulan” diye bağırdığını ancak …’ın vurduğunu görmediğini belirtmesine,

21.02.2006 tarihli duruşmada ise önceki beyanlarıyla çelişki oluşturacak şekilde kendisine vuranın … olmayıp, … olduğunu söyleyip hiç kimseden şikayetçi olmadığını, ifade etmesine, böylece mağdurun hazırlıkta tutarlılık gösteren beyanlarının sonradan duruşmada değişerek çelişkili beyanlarda bulunduğunun anlaşılmasına ve bu çelişkilerin usulünce giderilmemiş bulunmasına,
Sanık …’ın ise mağduru yaralayanın kendisi olmayıp olaydan sonra arkadaşı …’ın kendisini arayarak …’ın tutuklandığını, bu suçu kendisinin sabıkasız olması nedeniyle üstlenmesi halinde ceza almadan kurutulacağını söylemesine,
Aynı olayla ilgili olarak yargılanıp sonrasında beraat eden … ise hazırlıkta polise verdiği 06.10.2003 tarihli ifadesinde, kimin bıçakla vurduğunu bilmediğini, kendisine olayın dışında tuttuğunu söylediği, 25.02.2005 tarihli duruşmada önceki anlatımını tekrarlayıp kavga katılmadığını söylediği halde, 08.12.2005 tarihli duruşmada önceki beyanlarıyla açıkça çelişecek şekilde …’ın hastaneye geldiğinde bıçağı kendisinin vurduğunu söylemesine;
Yukarıda belirtilen şekilde müşteki anlatımlarının kendi içinde ve diğer anlatımlarla çeliştiği gözetilip, öncelikle müştekinin beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, sanıklar …, … ve …’ın fiziksel özellikleri itibariyle birbirlerine benzerliklerinin bulunup bulunmadığı belirlenip müştekinin 10 yıldır tanıdığını söylediği sanıklar … ve …’ı, diğer sanık … ile ne şekilde teşhiste karıştırdığı açıklattırılıp, … ve …’nun hazırlıktaki beyanları ile sonraki beyanları arasındaki çelişki de giderilip, sanık … ile yüzleştirilmesi de yaptırıldıktan sonra, hangi anlatımın hangi nedenle üstün tutulduğu gerekçede açıkça gösterilerek bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş sanık vekili ve O Yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 22.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.