Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2019/2589 E. 2020/3778 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2589
KARAR NO : 2020/3778
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat Muhammet Fatih Sönmez gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –
Davacı vekili, davalı ile vakfa ait boş hastane binasının korunması amacıyla 02.04.2012 başlangıç tarihli sözleşme imzalayarak güvenliğin sağlanması işinin davalıya bırakıldığını, bir gün sonra 03/04/2012 tarihinde İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesince tespit yaptırılarak 07.05.2012 tarihli bilirkişi raporu ile binanın hasarsız ve sağlam bir şekilde boş olarak davalıya korunması için teslim edildiğini, binanın dava dışı İstanbul Üniversitesine kiralanması gündeme geldiğinde binada hasarlar olduğunu görmeleri üzerine İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/49 D. İş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan tespit sonucu verilen bilirkişi raporunda hasarın giderilmesi için 102.719,45TL+KDV masraf yapılması gerektiğinin anlaşıldığı, zararın ödenmemesi üzerine davalı borçlu şirket aleyhine başlatılan icra takibi başlatıldığını ancak haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili, aralarındaki sözleşmenin resepsiyon ve danışma hizmetine ilişkin olduğunu, zarar gördüğü ileri sürülen herhangi bir eşya, kablo boru, ünite, malzeme ekipman, yardımcı elemanlar sair hiç bir eşyanın teslim edilmediğini, dava ile talep olunan hak/alacak zamanaşımına uğramış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında danışmanlık ve resepsiyon sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4.8 maddesine göre, görevlilere yazılı bildirilmeyen her hangi bir malzeme çıkışışından dolayı sorumluluğun şirkete ait olduğunun kararlaştırıldığı, şirkete giriş çıkış denetim işinin de davalı tarafın sorumluluğunda olduğu anlaşıldığı ancak dava konusu binanun ne şekilde davalıya teslim edildiğine dair bir tutanak veya belge olmadığı, dava konusu binada oluşan zararın davalı şirket çalılanları sorumluluğunda kusuru ile meydana geldiğine dair bir delil olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye görer davalının görev tanımında binanın güvenliğini sağlamak işinin olmadığı, belirtilen zararın da davalı çalışanları tarafından verildiğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, tacirler arası resepsiyon ve danışma hizmetleri sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Her ne kadar taraflar arasında imzalanan sözleşme resepsiyon ve danışma hizmeti ise de boş olarak davalıya teslim edilen hastanenin teslim edildiği şekliyle davacıya teslim edilmesi sözleşme gereği olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Mahkemece hastanenin ne şekilde davalıya teslim edildiği ispat edilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de hastanenin davacı tarafından sözleşmeden bir gün sonra 03.04.2012 tarihinde mahkeme marifetiyle yapılan tespitte olduğu gibi teslim edildiğinin kabul edilmesi gerekir. Bu durumda sözleşmeden bir gün önce yapılan tespit raporu ile davalının hastaneyi teslim ettiği hal arasında fark olup olmadığı belirlenip uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararının KALDIRILARAK dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 24.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.