Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2018/2510 E. 2019/242 K. 31.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2510
KARAR NO : 2019/242
KARAR TARİHİ : 31.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, … ili … İlçesi 1700 Sayılı … Tarım Kredi Kooperatifinin alacaklısı olduğu, … … Müdürlüğünün 2012/1905 Esas sayılı dosyasının borçlusunun … olduğunu, aynı alacağa ilişkin takipte müvekkilinin kefil olarak yer aldığını, davacı müvekkilin söz konusu borcu kefil olarak ödediği, bunun üzerine davalı hakkında kefil olan davacının rücu hakkına binaen … … Müdürlüğünün 2014/1127 Esas sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla ilamsız takip yapıldığı, ancak davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 … inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı borçlunun 11.650,00 TL asıl borç ve 2.87 TL işlemiş faiz borcunun bulunduğu, ancak davacı vekilinin asıl alacak yönünden talebinin bilirkişi raporunda belirlenen bedelden az olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile takibin 11.650,00 TL asıl alacak, 2.87 TL faiz alacağı üzerinden devamına, asıl alacağın % 20’si oranında … inkâr tazminatının müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı … temyiz etmiştir.
Dosya kapsamına göre, davalıların murisi … aleyhine 04.08.2014 tarihinde dava açılmış, 25.08.2014 tarihinde dava dilekçesi tebliğ edildikten sonra muris … 06.11.2014 tarihinde ölmüştür. Davanın ön inceleme duruşması 11.11.2014 tarihinde yapılmıştır. Mirasçılardan …’ya tebligat en son 09.12.2014 tarihinde yapılmış, ne muris ne de davalılar tarafından süresinde delil listesi verilmemiş ve yemin teklif edilmemiştir. Dolayısıyla mahkemece süresinde yemin deliline dayanılmamış olması nedeniyle yemin teklifine ilişkin talebin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş olup, buna ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı tarafından murislerinden kalan borçla ilgili bir bilgileri olmadığı, bu nedenle bilinmeyen bir borca itirazın, inkâr tazminatına hükmedilerek cezalandırılmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazı yönünden yapılan değerlendirmede; İİK’nın 67/2 maddesinde düzenlenen inkâr tazminatının amacı borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun ödeme emrinin tebliği üzerine icrada borcunu inkâr etmesini ve alacaklının haksız ve kötü niyetli olarak takibe geçmesini önlemektir.
Ancak İİK’nın 67/3. maddesinde bu tazminatla ilgili özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu maddeye göre “İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır”.
Görüldüğü üzere yasa da itiraz eden asıl borçlu yönünden inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için takibe itirazın haksız olması yeterli iken, mirasçı yönünden ayrıca kötü niyetli olduğunun ispatı aranmaktadır. Bu hükmün amacı kanunen borçlu yerine itirazda bulunmak durumunda kalacak veli, vasi veya mirasçının gerçek alacak-borç ilişkini bilebilecek durumda olmamasıdır.
Somut olayda yukarıda açıklandığı üzere muris takibe itiraz etmiş ancak henüz tahkikata başlanmadan ve ön inceleme duruşması yapılmadan vefat etmiştir. Dolayısıyla elinde mevcut savunma imkanlarını kullanamamıştır.
Mirasçılar ise müşterek verdikleri 13.04.2015 tarihli dilekçe de “Alacak-verecek ilişkisinin davacı ile muris babaları arasında olduğunu, ayrı yerlerde yaşadıklarını borç ilişkisini bilmediklerini, ellerinde bilgi ve belge olmadığını ancak yemin teklif edebileceklerini” belirtmişlerdir.
Bu beyanlardan da anlaşılacağı üzere, davalı mirasçılar borcun varlığını bilebilecek durumda olmadıklarından, yasada arandığı üzere kötü niyetle itirazlarını devam ettirdiklerinin kabulü mümkün değildir. (Aynı yönde … 12 H.D. 05.07.2017 tarih, 2017/1495 Esas, 2017/10123 Karar)
Ayrıca İİK’nın 67/3. maddesinde mirasçılar aleyhine inkâr tazminatına hükmedilebilmek için borca mirascılar bizzat itiraz etse dahi kötü niyetin sübutu arandığına göre, itiraz etmeyen ancak murisin vefatı nedeniyle davaya dahil olan mirasçılar aleyhine kötü niyetli oldukları ispat edilmeden inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği evleviyetle kabul edilmelidir.
Tüm bu nedenlerle mirasçılar aleyhine kötü niyetleri ispatlanmadığı halde inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasal aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …’nın temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.02.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ

… inkar tazminatı borçlu … takibine haksız olarak itiraz ederek takibi durdurması ve itirazla işin çabuk bitirilmesini önlemesi durumunda borçluya karşı konulmuş … hukukuna özgü bir yaptırımdır. … İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce … inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi alacağın likit olması ve alacaklının itirazın iptali davası sonucunda haklı çıkması yasal koşullardandır.
Somut olayda borçlu muris hakkında alacaklı tarafından … takibi yapılması üzerine borçlunun itirazı sonucunda takibin durduğu bunun üzerine alacaklı tarafından borçlu muris hakkında itirazın iptali davası açıldığı, yargılama sırasında borçlunun vefat ettiği, mirasçılarının davaya dahil edilerek davanın sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Mirasçılar muristen kalan mirası reddetmedikleri için murisin külli halefi durumundadırlar. Bu nedenle borçlu murisin ödeme emrine itiraz etmesi sonucu yasal şartları olması durumunda verilen … inkar tazminatından mirasçılarının sorumlu olmaları gerekir. Bu nedenle hükmün onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun hükmün bozulması yönündeki görüşüne katılamıyorum.