Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2018/2445 E. 2018/5479 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2445
KARAR NO : 2018/5479
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikayetçi vekili, müvekkilinin borçludan olan alacağı için başlattığı ilamsız takip sonucu, kesin haciz işlemi uyguladığını, sıra cetvelinde 1. sırada şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyanın olduğunu ve bütün paranın bu sıraya ödendiğini, oysa şikayet olunanın takip dosyasında borçluya gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu, tebliğin memur vasıtası ile yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğu dosya üzerinden taşınmaz üzerine koyulan haczin kesin haciz olduğunu ve 24.09.2013 tarihli olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Şikayet olunan vekili, şikayetçinin ödeme emrinin usulsüzlüğünü ileri sürme hakkı olmadığını, sırası itibari ile kendisine pay ayrılma imkanı olmadığından dava açmada hukuki yararı olmadığını, tebliğin usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takip borçlusu olmaması nedeni ile tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği, şikayetçi haczinin 18.09.2013 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava sıra cetvelinin iptali istemine iliişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, bu şikayetin ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği belirtilmiş ise de; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere usulsüz olan tebligatın ancak Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca borçlunun öğrenmesi halinde geçerli sayılabileceği dikkate alındığında, şikayet olunan tarafından usulsüz tebligata rağmen borçlunun haberdar olduğunun ispat edilmesi gerekmetedir. Mahkemece bu husus dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Mahkemenin 2015/196 Esas, 2015/526 Karar sayılı ve 2015/208 Esas, 2015/640 Karar sayılı dava dosyalarında da aynı sıra cetvelinin iptali talep edildiği dikkate alındığında belirtilen dava dosyalarının eldeki davayı doğrudan etkileyeceği dikkate alınarak öncelikle, 6100 sayılı HMK’nın 166. maddesi uyarınca birleştirilmesi ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.