Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2018/1339 E. 2020/4423 K. 21.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1339
KARAR NO : 2020/4423
KARAR TARİHİ : 21.12.2020

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davalarda davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı …, asli müdahiller …, … ve davacılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili asıl ve birleşen davalarda, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduklarını, kooperatifçe altı parsel üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle konut inşa edildiğini, 24.12.1988 tarihinde çekilen kur’a ile ortaklara isabet eden konutların belirlendiğini, kur’a çekimi sonrasında … Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 6216/1 ve 6225/1 parsellerdeki imar yoğunluğunu artırarak 1,5 katına çıkarttığını, emsal artışıyla anılan parsellerde 60 konutun daha yapılmasına imkan sağlandığını, arsa maliklerinin kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanarak bu parsellerde kendilerine isabet edecek 15 dairenin bedelinin tahsili için açtıkları davada kooperatiften tahsiline karar verilen bedelinin genel kurul kararıyla tüm ortaklardan eşit olarak alınmasına karar verildiğini, imar değişikliği sonucu 60 daire daha yapılmasına imkan sağlanan 6216 ve 6225 parsellerde adlarına konut isabet eden kooperatif ortaklarının bu parsellerde inşaat yapılmasına karşı çıkarak inşaat yapılması için alınan genel kurul kararının iptalini sağladıklarını, kooperatifin ferdileşme sürecinin tamamlanmasıyla 6216 ve 6225 sayılı parsellerde konut alan ortakların diğer ortaklar aleyhine zenginleşeceklerini ileri sürerek, arsa sahiplerine ödenen miktardan müvekkillerinin payına düşen kısmın tespiti ile şimdilik asıl davada davacı için 6.000,00 TL’sinin, birleşen davalarda her bir davacı için 1.000,00 TL’sinin, 60 konut üretimine elverişli arsanın değer artışından müvekkillerinin payına düşen miktarın tespiti ile şimdilik her bir davacı için
5.000,00’er TL’sinin davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kooperatifçe inşa edilen konutların tamamlandığını, şerefiye bedellerinin belirlenerek 1988 yılında çekilen kur’a sonucu konutların ortaklara verildiğini, ortaklar arasında mutlak eşitliğin sağlandığını, arsa maliklerine ödenen paraların genel kurul kararına dayanarak alındığını, genel kurul kararlarına karşı dava açılmadığını, tazminat isteminin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı yanında davaya müdahale talebiyle …, …, … vekili dilekçe vermiş ve bu müdahale talepleri yerel mahkemece kabul edilmiştir.
Mahkemece, 6216 ve 6225 sayılı parsellerdeki imar yoğunluğundaki artış sonrası arsa maliklerince kooperatife karşı açılan tazminat davasında hükmedilen bedelden tüm ortaklar eşit olarak sorumlu olduklarından ödenen bu miktarların istirdadının istenemeyeceğine, şerefiyelerin kesinleşmesi nedeniyle de bu parsellerdeki hak sahibi ortaklar lehine oluşan değer artışına ilişkin davalı kooperatiften istemde bulunulamayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemiz 17.01.2012 tarihli, 2011/2367 Esas, 2012/82 Karar sayılı ilamı ile davacıların, alınmasında katkıda bulundukları parsellerdeki değer artışından yararlandırılmamalarının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, mahkemece, parsellerde oluşan değer artışından her bir ortağa isabet edecek payın belirlenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına karşı önceki kararda direnilmiş, direnme kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2014 tarihli ve 2013/23 – 423 E., 2014/287 K. sayılı ilamıyla direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bilirkişi kurulundan alınan rapora göre parsellerde oluşan değer artışı miktarından her bir ortağa isabet edecek artı değer payının 09.10.2007 dava tarihi itibariyle 20.025,00 TL, 16.11.2007 dava tarihi itibariyle 20.240,00 TL olarak hesap edildiği, davacılar vekilince her bir davacı yönünden rapordaki değer artış payı üzerinden eksik harçların ikmali ile ıslah talebinde bulunulduğu, Yargıtay’ın bozmasından sonra ıslah yapılamayacağından ıslaha değer verilemeyeceği gibi dava konusu edilen alacağın zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğu, davacı tarafça 09.10.2007 ve 16.11.2007 tarihlerinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açılmış olsada açılan davaların fazlaya ilişkin kısım için zaman aşımını kesmeyeceği, ıslah tarihi itibarıyla ıslah edilen kısım için zaman aşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça usulüne uygun olarak zaman aşımı definin de ileri sürüldüğü gerekçesiyle davaların kısmen kabulü ile dava ve birleşen davaların ıslah ile artırılan kısım yönünden reddine, her bir davacı için 5.000,00 TL alacağın dava tarihlerinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili, davalı vekili, asli müdahiller … ve … temyiz etmiştir.
1) Dosya ile ilgili karar verildikten sonra 22.07.2020 tarihli 7251 Sayılı Kanun ile HMK 177. maddesi’ne getirilen 2. fıkra düzenlemesi uyarınca Yargıtayın bozma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata
ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilir. Bu kanun değişikliği usulü bir değişiklik olup derhal uygulanması gerektiğinden eldeki davada ıslah talebinin bozma kararı sonrası olması halinde dahi kanun değişikliği sebebiyle ıslah talebine değer verilmesi gerekir.
Ayrıca kooperatif ile üyesi arasında kural olarak zaman aşımı işlemeyeceğinden davacıların ıslaha konu fazlaya ilişkin taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi de doğru görülmemiştir
Bu durumda mahkemece davacılar vekilinin usulüne uygun ıslah talebinin geçerli olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
2) Bozma nedenine göre davalı vekilinin ve asli müdahillerin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalı vekilinin ve asli müdahillerin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.