Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2017/348 E. 2020/3725 K. 23.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/348
KARAR NO : 2020/3725
KARAR TARİHİ : 23.11.2020

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki genel kurul kararı iptali ve menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduklarını, 27.02.2010 tarihinde yapılan genel kurulun 5. gündem maddesinde peşin ödeme ile konut sahibi olan ortaklardan 18.000,00 TL ek ödeme alınması yönündeki yönetim kurulu kararının kaldırılması önerisinin reddi kararına muhalefet şerhi koyduklarını, müvekkillerinin peşin ödeme yolu ile ortak olduklarını, bu nedenle alınan bu kararın kooperatifin 27.06.1999 tarihli tercihli ortak alınması yolundaki genel kurul kararına, anasözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, dava konusu gündem maddesinin iptali ile müvekkillerinin davalı kooperatife borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, ” davacılardan ….ile …’in davalı kooperatif yönetim kurulu kararı ile peşin ödemeli ortak olarak üyeliğe kabul edildikleri, peşin ödemeli ortakların sadece kooperatifin ortak yönetim giderleri ve alt yapı giderlerinden sorumlu olacakları, oysa ki 27.02.2010 tarihli genel kurul gündeminin 5. maddesinde alınan kararın ek ödeme niteliğinde olup, adı geçen davacıların bu ek ödemeden sorumlu bulunmadıkları düşünülmeden, ayrıca menfi tespit istemi yönünden de olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi” gerekçesiyle Dairemizce Bozulmakla, mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu 27.02.2010 tarihli genel kurul gündeminin 5. maddesinde alınan kararın ek ödeme niteliğinde olduğu ve peşin ödemeli ortakların da ek ödemelerden sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dosyanın incelenmesinde; davacılar vekili, dava dilekçesinde 27.02.2010 tarihli genel kurul kararının iptali ile ayrıca menfi tespit talebinde bulunmuştur. ancak davacılar vekilince davacıların her biri hakkında menfi tespit isteminde bulunulduğu halde, dava açılırken sadece genel kurul kararının iptali istemine ilişkin tek başvuru harcı ile maktu harç yatırıldığı, menfi tespit istemine ilişkin olarak ise her bir davacı açısından harç yatırıldığına dair dosyada delil ya da belgeye rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Harçlar kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz.
Bu durumda, mahkemece; dava konusu edildiği halde harcı yatırılmayan menfi tespit istemine ilişkin olarak, menfi tespit talebinde bulunan davacılar arasında da zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gözetilerek, tüm davacılar için harcı tamamlamak üzere davacılar vekiline harçlar kanunu’nun 30. maddesi uyarınca süre verilerek, eksik harcın tamamlatılması, harç tamamlanmadığında harcı yatırılmayan davacılar ile ilgili dava dosyasının tefriki ile işlemden kaldırılması, yenilenmemesi halinde bu talebe yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, harcın ikmal edilmesi halinde; her bir davacı için oluşacak uygun sonuç dairesinde menfi tespit istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan menfi tespit istemi hakkında yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Kabule göre de; davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz istemi açısından, Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca harcı yatırılarak usulünce açılmış menfi tespit davası bulunmadığından, kısmen reddedilen menfi tespit istemi yönünden davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.