Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2017/2790 E. 2020/3260 K. 26.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2790
KARAR NO : 2020/3260
KARAR TARİHİ : 26.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifte 1972-1988 yılları arasında 16 yıl taşıyıcılık yaptığını, kooperatifte hat hakkının tespiti için bu davayı açmak zorunda kaldığını ileri sürerek, anılan yıllar arasındaki taşıyıcılığının tespiti ile kooperatifteki hat hakkının belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatifin 1980 yılında kurulduğunu, davacının en son 27.01.1990 tarihinde yapılan genel kurulda hazirun cetvelinde adının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının 1972-1988 yılları arasında davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2006 tarihli ve 2006/9638 E.-2007/13014 K. sayılı ilamı ile, davacının 1990 yılı itibariyle kooperatif üyesi olduğunun sabit olması ve ihraç ya da istifasının ispatlanamamasına göre, kooperatife karşı var olduğu halde yerine getirmediği bir yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının araştırılması ve varılacak sonuca göre durumunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 01.12.2009 tarihli ve 2008/6271 E. 2009/8202 K. sayılı ilamıyla, uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtildiği üzere davalı kooperatifte karşı aidat ve benzeri yükümlülüklerinin bulunup bulunmadığının araştırılması, bu araştırmanın sonucuna göre davacının durumunun TMK’nın 2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçelerle hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 07.06.2012 tarihli ve 2039 E. 4013 K. sayılı ilamıyla mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, gerekli araştırma yapılmaksızın sadece kooperatiften gelen yazı cevabına göre davalı kooperatifin düzenli aidat topladığı, davacının aidat yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, mahkemece, kooperatifin tüm defter, kayıt, belge, yönetim ve genel kurul kararları getirtildikten sonra, bu kayıtlar ile banka hesapları üzerinde konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak, kooperatif ortaklarının kooperatife karşı düzenli aidat ve benzeri yükümlülüklerinin bulunup bulunmadığı, diğer ortakların ve davacının kooperatife ödeme yapıp yapmadığı açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir şekilde belirlendikten sonra, davacının durumunun TMK’nın 2. maddesi kapsamında değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının davalı kooperatife üye olduğu, ancak kooperatifin defter ve kayıtları ile banka hesapları üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının 1991 yılından sonra üyeliğine dair herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı ve kooperatif aidatlarını ödemediğinin anlaşıldığı, bu durumda üyelik tespitini talep etmesinin TMK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 10.02.2015 tarihli ve 2014/4808 E.-2015/716 K. sayılı ilamıyla, mahkemece, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ile 16. Hukuk Dairesi’nin ve Dairemizin bozma ilamlarına uyulmasına rağmen, bozma ilamlarının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, bilirkişi incelemesinin kooperatifin tüm kayıt ve belgeleri üzerinde yapılmadığı, incelenen banka kayıtlarının dava tarihinden sonrasına ilişkin olduğu ve TMK’nın 2. maddesinin değerlendirileceği dönem olan davacının en son hazirun listelerinde yer aldığı 27.01.1990 ile dava tarihi arasındaki döneme ilişkin (1992 öncesinin imha edildiği anlaşılmakla, özellikle 1992-2000 arası döneme ilişkin) tüm kooperatif kayıtlarının bilirkişi incelemesine sunulmadığı, eksik bilirkişi incelemesine itibar edilerek, davacının aidat yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, mahkemece, davalı kooperatiften 1992-2000 dönemine ilişkin defter ve kayıtların bulunduğu yer sorulup temin edilmesi, kooperatifin 2004 yılı öncesine ilişkin hesap dökümlerinin ilgili bankadan celbi, davalı kooperatifin 1990-2004 yıllarına ilişkin genel kurul tutanaklarının mevcutsa davalı kooperatiften temini, temin edilemez ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığından istenerek, Dairemizin 07.06.2012, 16. H.D.’nin 01.12.2009, 11. H.D.’nin 18.10.2007 tarihli bozma ilamlarında belirtildiği gibi, kooperatifin tüm defter, kayıt, belge, yönetim ve genel kurul kararları ve banka hesapları üzerinde konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak, kooperatif ortaklarının kooperatife karşı düzenli aidat ve benzeri yükümlülüklerinin bulunup bulunmadığı, diğer ortakların ve davacının kooperatife ödeme yapıp yapmadığı açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir şekilde belirlendikten sonra, davacının durumunun TMK’nın 2. maddesi kapsamında değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, davalı kooperatifin hesaplarının mevcut olduğu … Bankası’ndan hesap dökümleri istenilmiş ise de 2004 yılından önceki hesap dökümlerinin sistemde kayıtlı olmaması sebebi ile dosya kapsamına alınamadığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından celp edilen 1989-2004 dönemlerine ait genel kurul tutanakları ve 2001 yılından 2011 yılına kadar olan tüm evrak ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre 1989 hesap yılı hariç diğer genel kurullarda aidat alınmasına karar verildiği, 1990-2004 yılları arasında üyelerin ödemesi gereken aidat tutarının 1.126,06 TL olarak hesaplandığı, imha edilmeyen hesap kayıtları kapsamında 2001-2004 yılları arasında davacının herhangi bir ödemesine rastlanılmadığı, davacı tarafından önceki yıllara ait dekont, makbuz gibi herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, 1990 yılından 2004 yılına kadar aradan geçen süre kapsamında davacının kooperatifle irtibatını devam ettirdiğine ve aidat ödemesi yaptığına dair herhangi bir kaydın mevcut olmadığı, 14 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra açılan dava kapsamında ileri sürülen talebin TMK’nın 2 maddesinde düzenleme altına alınan dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.