Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2017/2756 E. 2020/3395 K. 03.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2756
KARAR NO : 2020/3395
KARAR TARİHİ : 03.11.2020

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife 24.02.1998 tarihinde üye olduğunu, 26.09.2008 tarihli noter aracılığıyla gönderdiği ihtarname ile üyelikten istifa ettiğini, bu ihtarın 22.10.2008 tarihinde yönetim kurulu başkanı …’a tebliğ edildiğini, bu güne kadar bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere aidat ve tüm haklarının hesaplanarak davalıdan 22.10.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş; 10.02.2011 havale tarihli dilekçesi ile şimdilik 10.000,00 TL istemiştir.
Davalı vekili, davacının 1997-2003 yılları arasında davalı kooperatife üye olduğunu, 2004 yılında üyelikten ayrıldığını, alacağın beş yıllık zamanaşımına uğradığını, faiz taleplerinin de yerinde olmadığını, davacının toplam aidat ödemesinin 19.909,00. TL, katkı payının ise 4.583,34 TL olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamına göre; davalının zamanaşımı def’ini ilk duruşma gününden sonra ileri sürdüğü gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 11.02.2013 tarih ve 2012/6541 E. 2013/719 K. sayılı ilamıyla davalı tarafça 07.02.2011 havale tarihli dilekçe ile süresinden sonra zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de, davacı tarafça bu duruma açıkça savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini bildirerek itiraz edilmediği, cevap dilekçesinin tebliğ edildiği hususunun duruşma tutanağına geçirildiği oturumda ve davalının zamanaşımına savunmasını tekrarladığı diğer oturumlarda ve özellikle son oturumda dahi davacının bu savunmaya karşı çıkmadığı, davacının 30.04.2004 tarihinde istifa ettiğinin belirlendiği, dava konusu alacağın davacının istifa ile ayrıldığı yıla ait bilançoyu ertesi yıl onaylayarak kesinleştiren genel kuruldan bir ay sonra 07.03.2005 tarihinde muaccel olduğu ve bu tarih ile 03.11.2010 olan dava tarihi arasında da Kooperatifler Kanunu’nun 17/2 maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, davalının zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiş, mahkemece önceki kararında direnilmesi üzerine direnme kararının davalı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.03.2016 tarih ve 2014/23-736 E, 2016/299 K. sayılı ilamıyla direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma ilamındaki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.