Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2017/1165 E. 2019/1580 K. 29.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1165
KARAR NO : 2019/1580
KARAR TARİHİ : 29.04.2019

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkil şirketin temizlik hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini, hali hazırda 15 personel çalıştırdıklarını, 2015 yılının başlarından itibaren piyasada meydana gelen olumsuzluklar sonucunda 2015 yılı kasım ayından bu yana ödeme güçlükleri çektiklerini, ancak iyileştirme projesi ile borca batıklıktan kurtulacaklarını ileri sürerek müvekkilinin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahil …. vekili, müvekkil lehine davacı taşınmazı üzerinde tesis olunan ipotek sayesinde alacağı tahsil edeceklerini beyan etmiştir.
Müdahil Ziraat Bankası A.Ş. vekili, davanın reddi ile iflas kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin sunmuş olduğu iyileştirme projesinin somut belgelere dayalı ve gerçekçi nitelikte olmadığı aksine tamamen afaki taahhütlerden oluştuğu, öngörülen nakdi sermaye attırımının dahi gerçekleştirilmediği, talebin sırf ihtiyati tedbire yönelik olduğu ve sonuç itibariyle iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı bu haliyle borca batık olan davacı şirketin iflas erteleme için öngörülen şartları taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından 2017/156 E., 2017/137 K. sayılı ilamla istinaf süresi geçtiğinden istinaf talebinin süreden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemeye erişim hakkı adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biridir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkansız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki, öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekir.
Mahkemeye etkili erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirmektedir. Özellikle hukuki belirsizlikler ya da uygulamadaki belirsizlikler, kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilmektedir. (Aynı yöndeki AİHM kararı için bkz. Geffre/Fransa, B. no: 51307/99, 23/1/2003, § 34). Bu nedenle, mahkemeler usul kurallarını uygularken bir yandan âdil yargılanma hakkını ihlâl edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucu doğurabilecek aşırı gevşeklikten kaçınmalıdırlar. (Aynı yöndeki AİHM kararı için bkz. Walvhli/Fransa, B. no: 35787/03, 26/7/2007, § 29; Eşim/Türkiye, B. No: 59601/09, 17/9/2006, § 24).
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince davacının iflas erteleme talebinin reddi ile iflası hakkında verilen hükmün istinaf yoluna başvuran davacı vekiline 26.12.2016 günü tebliğ edildiği ve davacı vekilince, istinaf yoluna başvurma dilekçesinin İİK’nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra, fakat 15 süre içerisinde 09.01.2017 tarihinde verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece gerekçeli kararda istinaf süresinin iki hafta olarak belirtildiği, bu durumda hukuki belirsizlik ve tereddüt bulunması karşısında davacı vekilinin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulünde zorunluluk vardır. Bu nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin, istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin 17.02.2017 tarih ve 2017/156 Esas, 2017/137 Kararının bozulmasına, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin, istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin 17.02.2017 tarih ve 2017/156 Esas, 2017/137 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.