YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6877
KARAR NO : 2017/1343
KARAR TARİHİ : 04.05.2017
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin ve muris eşi …’ın davalı kooperatifin üyeliğinden 31.07.2006 tarihinde çıktıklarını, aynı gün alınan yönetim kurulu kararı ile çıkma taleplerinin kabul edilerek birikmiş sermaye ve aidat alacaklarının iadesine karar verildiğini ancak müvekkiline halen kendi alacağının ve müvekkilinin muris eşinden 1/4 miras hissesine tekabül eden alacağının ödenemediğini, 22.06.2007 tarihli genel kurulda kabul edilmiş bilançonun gerçeği yansıtmadığını, zira kooperatife ait taşınmazın gerçek değerinin çok daha fazla olmasına rağmen oldukça düşük gösterildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 7.000,00 TL birikmiş sermaye ve aidat alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, kooperatifin 2006 yılı bilançosunda görüldüğü üzere davacıya ve muris eşine alacaklarının ödendiğini, bilançonun gerçeği yansıttığını, davacıya ödenmesi gerekli olan miktarın aidatlara göre belirlenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 07.11.2012 tarih ve 3268 E., 6478 K. sayılı ilamıyla; davacının eşinin üyeliğinden dolayı çıkma payına ilişkin mirastan hissesine isabet eden bedele yönelik talebi açısından davacı tarafa mehil verilerek davacı olmayan diğer mirasçı veya paydaşların davaya katılımları sağlanıp muvakafatlarının alınması veya miras şirketine mümessil tayin ettirilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği, çıkma payı alacağı isteminin hesaplanma yöntemi açısından; kooperatiften ayrılan ortağın ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan genel giderlere ilişkin masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebileceğinden, taraf teşkili hususunda yukarıda belirtilen usuli eksikliklerin ikmalinden sonra eşinin üyeliği ve davacının kendi üyeliği açısından davacıya iadesi gereken bedelin açıklanan yönteme uygun olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken ve mahkemenin gerekçesinde davaya konu çıkma payı alacağı için tasfiye payı niteliğinde bir hesaplamanın kabul edilemeyeceği de belirtilmiş olmasına rağmen, tüm kooperatif malvarlığı, aktif ve pasifi göz önüne alınarak, adeta tasfiye payı niteliğinde bir hesaplama biçimiyle öz varlık miktarından talebe ilişkin miktar belirlenerek, kooperatif özvarlığından pay verilmesi sonucunu doğuracak şekilde bilanço aktifler toplamının, üye sayısına bölümünden elde edilen meblağ, üstelik genel giderler payı düşülmeden çıkma payı olarak belirlenerek davalının sorumluluğuna karar verilmesi Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Anasözleşmesi hükümlerine aykırı olduğundan mahkemece, bu açıklamalara göre ek rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı üye ve murisinin kooperatif üyeliği başından itibaren ödeme yaptığı hususunu ispatlayamadığı, bu hususta hiçbir yazılı belge sunmadığı, kooperatif kayıtlarında ödemesinin gözükmediği, 2007 yılı öncesi davacının oğlu Cengiz Gökay’ın görev yaptığı döneme ait kooperatif kayıtlarının da mevcut olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, davalı kooperatif tarafından davacının çıkma payı alacağının 2006 yılında ödendiğinin beyan edildiği ancak ödemenin ispatlanamadığı dikkate alınarak, kararı temyiz eden davacı …’ın kendisine ait çıkma payı istemine ilişkin Dairemiz bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi raporu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı … yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.