YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6730
KARAR NO : 2017/1342
KARAR TARİHİ : 04.05.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine açılmış olan alacak davasında … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/4 E. sayılı dosyasında fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava değeri 55.000,00 TL belirtilerek dava açıldığını, davacının kendi adına 40.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunduğunu, 2008/4 E. sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların değer farkının 70.000,00 TL olarak bulunduğunu ve Yargıtayca istemin tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmesi üzerine taleple bağlılık ilkesi gereği 40.000,00 TL değer kaybı alacağına karar verildiğini, Yargıtay içtihatlarına göre dava sırasında faiz istenilmemiş olması sonradan faiz için dava açmaya engel olmadığından ilk davada istenilen 40.000,00 TL’nin ilk dava tarihi olan 04.01.2008 ile karar tarihi olan 10.09.2013 tarihleri arasındaki yasal faizinin 20.475,00 TL olduğunu ve eksik talep edilen 30.000,00 TL değer kaybı alacağı olduğunu ileri sürerek, 30.000,00 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ilk dava ile talep edilen 40.000,00 TL’nin yasal faiz toplamı olan 20.475,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl dava kesinleşmeden ikinci davanın açılmasının hukuka aykırı olduğunu, beş yıllık zamanaşımının davanın açılış tarihine göre dolduğunu, önceki davada faiz talep etmemiş olup bilirkişi raporunda da hakkaniyete uygun olması için tespit yapıldığından ıslahla da talebini artırmadığından, ilk dava kesinleşmeden HMK’ya göre terditli dava açılamayacağından açılan davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının 30.000,00 TL bakiye değer kaybı ve 20.475,00 TL işlemiş faiz alacağı olduğu, TBK ve 6101 sayılı Kanun’un 1. maddesi hükümleri dikkate alınarak TBK hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlerin bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise o kanun hükümlerinin uygulanacağı ön görülmekte olduğundan geçmişe etkili olmamak kuralının istisnaları olan ikinci madde de değerlendirildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup TBK’nın 147/6. maddesi uyarınca arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan alacaklar beş yıllık zamanaşımına tabiidir.
Mahkemece, somut olayda, ilk davanın açılmasından sonra zamanaşımını kesen bir işlem bulunmadığı ve dairelerin teslimi hususunda da bir uyuşmazlık bulunmadığı dikkate alındığında, ilk dava tarihi ile işbu dava tarihi arasında beş yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup davalının da süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu gözönüne alınarak davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.