YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4788
KARAR NO : 2019/3809
KARAR TARİHİ : 24.09.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davacı-birleşen davada davalı kooperatif vekili Avukat … gelmiş tebligata rağmen diğer taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında 24.08.2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını daha sonra tespit yaprıtıldığını, eksik ve ayıplı işlerin tazmini ve geç teslim nedeniyle kira ve cezai şart alacağının ödenmesi için 02.11.2012 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, davalının 15.11.2012 tarihli cevabi ihtarnamesi ile ödeme yapmayacağını bildirdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 309.427,66 TL kira alacağının, 10.000,00 TL eksik ve ayıplı işler bedelinin, 10.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davanın davacısı vekili, sözleşme uyarınca genel iskan ruhsatının 31.12.2011 tarihinde alınmış olmasına ve müvekkili kooperatifin yazılı ve sözlü taleplerine rağmen A blokta bulunan 5,7,8,9,10,20,22 no.lu bağımsız bölümlerine ait tapuların Şubat 2014 tarihinde müvekkil kooperatif ortaklarına devredildiğini, A blok, 3,17,18,19,21 no.lu bağımsız bölüm tapularının halen devir edilmediğini ileri sürerek tapuların iptali ile müvekkili adına tescilini, tapuların zamanında veya hiç verilmemesinden kaynaklanan toplam 161.000,00 TL kira bedeli kadar tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 31.12.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalısı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı kooperatifin süresinde davalıya geçerli vekaletname ve yetki belgesi vermemesi nedeniyle genel iskan ruhsatının alınamadığı, genel iskan ruhsat alınamaması ve gecikmesinin davacı kooperatifin ihmali ve kusurundan kaynaklandığı bu nedenle davacı tarafın ceza-i şart talebinin dayanağının bulunmadığı ve ceza-i şart koşullarının gerçekleşmediği, yapılan keşife eksik ve ayıplı iş bedelinin 166.000,00 TL olduğunun belirlendiği, iskan ruhsatlarının alındığını, sözleşmeye göre işin bitirilmesi gereken 24.11.2010 tarihi ile genel iskanın alındığı tarihlere göre kira bedeli talep edilebileceği, 31.12.2011 tarihinde genel iskan ruhsatı alınan A bloktaki 5, 7, 8, 9, 10, 20 ve 22 no.lu bağımsız bölümlerin tapularının davalıya 26.02.2014 tarihinde verildiği, B bloktaki tapuları verilmeyen 3, 17, 18, 19 ve 21 bağımsız bölümler için genel iskanın alındığı 31.12.2011 tarihinden dava tarihi olan 26.04.2014 tarihine kadar kira bedeli istenebileceği, A blok 3, 17, 18, 19 ve 21 bağımsız bölüm no.lu taşınmazların sözleşme gereğince tapusunun davalı SS. Polatlar Konyaaltı Yapı Kooperatifine devredilmesi koşullarının gerçekleştiği gerekçeleriyle davacının davasının kısmen kabulüne, 272.180,00 TL kira bedeline dayalı alacak ile 166.000,00 TL eksik ve ayıplı iş karşılığı tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının ceza-i şart ile ilgili taleplerinin reddine, birleşen dava davacısının davasının kısmen kabulüne, 152.983,45 TL kira bedeline dayalı tazminatın genel iskanın alındığı 06/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, A blok 3,17,18,19,21 bağımsız bölüm no.lu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı … Konut Yapı Kooperatifi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Asıl davada davacı vekilince eksik, ayıplı iş tazminatı talep edilmiştir. Yüklenici tarafça bu hususlarda eksik inceleme yapıldığı iddiası bulunmaktadır. Mahkemece, bu hususta yeterli araştırma yapılmamış olup ayrıca bedeline hükmedilen eksik işler arasında bina ortak alanlarına ilişkin eksik ve ayıp iddiası da bulunduğu anlaşılmıştır. Her paydaşın bu gibi ortak alanlarda payı bulunduğundan bu yerler üzerindeki eksik ve ayıplı işler bedelinden arsa sahibinin en fazla sözleşmedeki paylaşım oranına isabet eden miktar kadar talepte bulunabileceği gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece, yeniden keşif yapılarak bilirkişiden rapor alınıp, davacı arsa sahibi kooperatifin bu imalatlar yönünden sözleşmedeki paylaşım oranı üzerinden belirlenecek eksik iş ve ayıp giderim bedeline hükmedilmesi gerekirken ortak alanlara ilişkin olarak sözleşmedeki paylaşım oranı da gözetilmeden eksik ve ayıplı işler için eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3) Taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 5. maddesinin 7. paragrafı ‘…her bir daire başına rayiç kira bedeli ifaya bağlı ceza-i şart olarak ödenecektir. Bu ceza-i şart kira tazminatından hariç olup, inşaat süresinin bitiminde hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın muaccel olur…’ şeklindedir. Yazılı madde uyarınca ve temerrütte gerçekleşmiş olduğundan kira tazminatı yanında ceza-i şarta da hükmedilmesi gerekirken reddi hatalı olmuştur.
4) 818 Sayılı TBK BK’nın 81. (TBK’nın 97.) maddesine göre karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını talep eden kimse sözleşmede aksine bir hüküm yoksa kural olarak kendi borcunu ifa etmedikçe karşı taraftan edimin ifasını isteyemez. Somut olayda, birleşen davada davacı yüklenici, kira tazminatı talep etmiştir. Yüklenicinin kendi edimini ifa etmeden kira tazminatı talep edemez. Ayrıca imal ettiği bağımsız bölümler kendi uhtesinde olup, tapu kaydı olmadan da fiilen kullanılabilir. Somut olayda sözleşmeye uygun olarak teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden davacı yüklenicinin kira tazminatı talebi yersizdir.
5) Birleşen davada davacının tapu iptal ve tescil talebi de bulunmaktadır. Mahkemece, yüklenicinin edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi gerekli olup yüklenicinin edimlerini tam olarak yerine getirmesi, arsa sahibinin alacaklı olduğu bedel (kira tazminatı, eksik ve ayıplı iş) olması halinde bu bedelleri karşılayacak şekilde bağımsız bölüm elde tutulmalı ya da yükleniciye mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmeli ve depo edilmesi halinde birlikte ifa kuralı gereği davanın kabulüne karar verilmeli, verilen süreye rağmen kira tazminatı ve var ise eksik ve ayıplı işler bedeli, davacı yüklenici tarafından depo edilmez ise davanın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4), (5) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle 1 nomuralı bent dışındaki diğer taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, Yargıtay duruşmasında hazır bulunan asıl davada davacı-birleşen davada davalı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınarak, asıl davada davacı-birleşen davada davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.09.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
6102 Sayılı TTK’nın 16/1. maddesinde de bütün ticari şirketler tacir olarak sayılmış, 124/1. maddesinde ise ticari şirketler; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler olarak saymıştır. Görüldüğü üzere Kooperatifler Kanunu yürürlükte olmasına karşın yeni TTK’da da kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu açık bir biçimde hüküm altına alınmıştır. Kanun koyucu yeni TTK’ da kooperatifleri ticaret şirketleri arasında saymanın yanında, Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde “Ortaklık” olarak ifade edilen kooperatiflerin “Ticari nitelikte bir ortaklık” olup olmadığı konusunda gerek doktrin gerekse yargısal kararlarda süregelen tartışmalar karşısında, iradesini 6102 Sayılı TTK’nın 124. maddesinin gerekçesinde net bir şekilde açıklamıştır. Anılan madde gerekçesinde “Kooperatif şirket” ibaresi ile ilgili tartışmanın 2004 yılında çıkarılan 5146 Sayılı Kanun’la son bulduğu çünkü anılan Kanun’un kooperatifin şirket olduğunu belirttiği gerçi Kanun’un 1. maddesinde kooperatifin şirket olduğu ifade edilmekte ise de ticaret şirketi olup olmadığını açıkta bıraktığı, bu boşluğun bir tartışma başlatabileceği ve kooperatifin ticaret şirketi olmadığı teorik olarak ileri sürülebilir ve 124. maddenin kooperatifi ticaret şirketi olarak kabul etmesi eleştirilebilirse de böyle bir tartışmanın kooperatif şirketin niteliği tartışmasını davet edeceği belirtilerek …anılan şirket adi şirket olamayacağına göre Türk Hukuku’nda üç çeşit şirket ortaya çıkmış olur. Kooperatif şirkete uygulanacak hükümler sorunu da diğer sorunların ortaya çıkmasına sebep olur. Tasarı, tüm bu çözümü güç sorunları ortadan kaldırmak amacıyla kooperatifin ticaret şirketi olduğunu hükme bağlamıştır.” demek suretiyle kooperatiflerin ticaret şirketi olduğunu vurgulamıştır. Görüldüğü gibi TTK’nın 124. madde gerekçesinde kanun koyucu, kooperatifi ticaret şirketi ve dolayısıyla tacir sayma iradesini açıkça ortaya koymuştur.
Yeni Türk Ticaret Kanunu bakımından da ticaret şirketleri arasında sayılan kooperatiflerle ilgili ana düzenleme şüphesiz ki 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’dur. Bu Kanun’un 3. maddesinde kooperatif ve şubelerinin ticaret siciline tescil olunacağı, 7. maddesinde kooperatifin ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, 98. maddesinde de bu Kanun’da aksine açıklama olmayan hususlarda TTK’ daki anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler nedeniyle TTK’nın özellikle anonim şirketlere ilişkin hükümleri ile 1163 Sayılı Kanun’a aykırı olmayan birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin hükümlerinin kooperatiflere uygulanacağı ve kooperatiflerin de defter tutmak zorunda olduğu açıktır. Ayrıca 99. maddesinde kooperatifin tarafı olduğu hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlendiği gibi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 179. maddesindeki düzenleme uyarınca kooperatiflerin iflasa tabi oldukları da gözden kaçırılmamalıdır. Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin ticaret şirketi ve tacir olduğu açıkça ortadadır.
Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenebilir (TTK.m.8/1). Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğer taraf içinde için de ticari iş sayılır (TTK.m.19/2). Yukarıda açıkladığımız gibi kooperatifler tacirdir. Somut olayda ise her iki tarafın tacir olduğu dikkate alınarak asıl davada davacı Uzmanlar …kooperatifi dava dilekçesinde avans faiz talep etmesine rağmen davacı lehine “Yasal faize” hükmedilmesi ve bu hususun özel olarak temyiz konusu yapılması karşısında asıl davada davacı kooperatif lehine avans faize hükmedilmesi gerektiği de bozma nedeni yapılmalıdır. Dairemizin Sayın çoğunluğu ile birlikte tespit ettiğimiz bozma gerekçelerine aynen iştirak etmekle birlikte, ilaveten asıl davada davacı kooperatif lehine “Avans faiz yerine yasal faize hükmedilmesinin” de bozma gerekçesi yapılması gerektiği düşüncesiyle eksik nedenle bozma yapılmasına iştirak etmediğimizden, eksik olan bozma gerekçeleri açısından karara muhalifiz.