Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/4624 E. 2018/5275 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4624
KARAR NO : 2018/5275
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmasız, davalıl vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı mirasçıları vekili Av. … gelmiş, tebligata rağmen davacı taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, arsa sahibi olan müvekkili ile davalı yüklenici arasındaki 07.04.2006 tarihli Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi gereği inşaatın tesliminin 30.07.2007 tarihi olarak kararlaştırıldığını, sözleşmede belirtilen teslim tarihinin üzerinden 34 ay geçmiş olmasına rağmen hala inşaatın tamamlanmamış olması ile eksiklik ve ayıplı imatların bulunduğunu, davalıya gönderilen ihtarnamede temerrüt ihbarı ile birlikte müvekkili davacının seçimlik haklarından nama ifa hakkının kullanıldığının bildirildiğini ileri sürerek nama ifaya izin verilmesi ile gecikme tazminatı olarak 125.000 TL ve eksik ve ayıplı işler bedeli olarak KDV hariç 280.000 TL nin tahsiline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; eksik ve ayıplı işlerin bilirkişi raporuyla belirlendiği, gecikmenin yüklenicinin kusurunda olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile eksik ve ayıplı işler konusunda davacıya nama ifaya izin verilmesine, eksik ve ayıplı iş bedeli olan 125.155,39 TL nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline gecikme tazminatı olan 125.000,00 TL nin dava tarihinden bakiyesi 4.566,02 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tüm taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava, taraflar arasındaki Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesine dayalı nama ifaya izin ve tazminat istemine ilişkindir.
Nama ifa, TBK nın 125/1. fıkrası kapsamında aynen ifa kapsamında değerlendirilir. Bir başka ifade ile nama ifa, arsa sahibinin ifa menfaatini sözleşmedeki şartlara uygun olarak sağladığından aynen ifa niteliğindedir. Bu nedenle arsa sahibi nama ifa talep ettiğinde aynı zamanda sözleşmenin aynen ifasını ve tasfiyesini de talep etmiş kabul edilir. Nama ifaya izin kararının hüküm fıkrasında, eksik ve ayıplı iş kalemlerinin her birinin ve tespit edilen masraf bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi ya da bilirkişi raporuna atıf yapılması ve bağımsız bölümün
satış değerini sınırlayan herhangi bir kayıt ve süre koymadan satışa izin ve yetki verilmesi gereklidir.
6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31/1. maddesi “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflarla birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama yapmalarını, özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir.
Somut olayda, dava dilekçesinde, davacı tarafca nama ifaya izin, gecikme tazminatı ile eksik ve ayıplı iş bedelinin tahsili talep edilmiş, mahkemece nama ifaya izin verilmesi yanında eksik ve ayıplı iş bedeli ile gecikme tazminatına hükmedilmiş ise de, eksik ve ayıplı işlerin yüklenici namına arsa sahibince yükleniciye isabet edecek dairelerin satılması suretiyle yerine getirileceğine yönelik hem nama ifa hem de tahsil hükmü kurulması çelişkili olmuştur.
Diğer yandan yükleniciye ait hangi bağımsız bölümün satışı suretiyle ve hangi eksik ve ayıplı işlerin giderileceği de hüküm fıkrasında belirtilmemiştir.
Bu durumda mahkemece, HMK’nın 31. maddesi uyarınca davacı vekilinin talebinin net olarak belirlenmesi ve nama ifa talebi ile tazminata ilişkin talepler yönünden aynı anda hüküm kurulmasının çelişki oluşturacağı da göz önüne alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için HMK’nın 297/2. maddesinde yer alan “hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyardırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne aykırı olarak verilen kararın bozulması gerekmiştir.
3- Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıdaki (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin 1 no.lu bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (3) no.lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı mirasçıları yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa verilmesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.