Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/4617 E. 2019/411 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4617
KARAR NO : 2019/411
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davacının … ve Tesislerinde sunduğu hizmetleri alan davalının plaja getirdiği müşteri başına KDV dahil 3,50 TL olan ücreti ödemediğini, bu hususta davacı çalışanları tarafından tutanak tutulduğunu, davacının ücretleri ödememesi üzerine faturaların noterden ihtarnameler ile davalıya gönderildiğini, davalının gönderilen faturalara itiraz ettiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek ihtarnamelerle gönderilen fatura alacağının işlemiş faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davacı şirketin İztuzu plajının işletmesini yaptığını, bu yerin TMK’nın 715. maddesine göre devletin hüküm ve tasarruf altındaki yerlerden olduğu, davacının bu plajı ilgili idareyle yapmış olduğu protokole göre işletme hak ve yetkisi bulunduğunu, bu protokollerin hiçbirisinde davacı şirketin plaja gelen kişilerden giriş ücreti alma hakkının bulunmadığını, sadece plaja gelen kişilere talep halinde şezlong kiraya verme, büfelerden içecek satma, gelen arabalardan otopark ücreti alma yetkileri bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı taraf davacı ile aralarında düzenlenen sözleşmeyi kabul etmediğine göre davacının kurulan sözleşme ilişkisini ve sözleşme dahilinde gönderilen fatura içeriğindeki bedelleri kanıtlamak zorunda olup davacının dosyaya sözleşmeyi sunamadığı, davaya dayanak yaptığı fatura içeriğindeki hizmetleri sunduğu ve kişi sayısını kanıtlamayamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava yönünden dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 Sayılı Kanun’un 19. maddesiyle HUMK’a eklenen ek madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2015 yılı için 2.080,00 TL’dir.
Birleşen dava yönünden, temyize konu edilen miktarın 1.021,78 TL olması nedeniyle 30.11.2015 tarihli karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca … tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan asıl dava yönünden verilen hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün reddedilen miktar itibariyle kesin olması nedeniyle REDDİNE, asıl dava yönünden aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınarak hazineye irat kaydına, birleşen dava yönünden alınan temyiz peşin harcının talep halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.