Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/4196 E. 2019/386 K. 11.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4196
KARAR NO : 2019/386
KARAR TARİHİ : 11.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili; 01/09/2008 tarihli kooperatif kararı ile A blok 2 nolu daireyi peşin olarak 60.000 TL. ile müvekkile satıldığını, müvekkilinin kooperatif yöneticilerine aldığı dairenin tapusunun verilmesi için uyarılarda bulunmasına rağmen dairenin tapusunu alamadığını, kooperatif yöneticilerinin sözlerine inanarak dairenin içerisine masraf yaparak oturmaya devam ettiğini, müvekkiline bu güne kadar halen tapusunun teslim edilmediğini, dairesinin içine yaptığı masrafların bedelinin 15.000 TL. olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla dairenin müvekkili üzerine tescilini veya bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek değerinin ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesi sunmamış, diğer davalı duruşmadaki beyanında arsa sahibinin kızı olduğunu kooperatifin taahhütlerini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taşınmazın halen arsa vasfında ve aralarında davalı …’nin de bulunduğu gerçek şahısların hisseli şekilde malik olarak görüldüğü, kooperatifin malik olmadığı, binada kat mülkiyetine veya irtifakına geçilmediğinden bağımsız tapu kayıtlarının oluşturulmadığı, kooperatif karar defterine göre davacının davalı kooperatifin A blok 1. kat 1 nolu daireyi 60.000 TL. bedel mukabili satın aldığı, davacı tarafça sunulan ödeme makbuzlarından taşınmaz bedelinin davacı tarafça tamamen kooperatife ödendiğinin kanıtlandığı, dairenin dava tarihindeki değerinin 95.000 TL. satış tarihindeki değerinin ise 65.000 TL. olduğu, davalılar adına bağımsız bölümler içeren tapu kaydı bulunmadığından davacının tapu iptal ve tescil talebi yerinde olmadığı gerekçesi ile reddine, davacının bedeli mukabili davalı kooperatiften satın aldığı taşınmazına kavuşamadığı, bunun karşılığında kendisine herhangi bir taşınmaz hissesi verilmediği gibi paranın da iade olunmadığı, satış sırasında kooperatif başkanlığı yapan davacı tanığı …’nin yapılan satışı doğrulayarak bedelinin tamamının alınıp bina inşaatına harcandığı, inşaatın halen yarım vaziyette olduğu, hiç kimsenin tapusunu alamadığı yolundaki beyanları karşısında davalı kooperatifin sebepsiz zenginleştiği ve dava tarihindeki rayiç değeri ödemek zorunda olduğu gerekçesi ile kooperatife yönelik tazminat talebinin kabulüne, diğer davalı …’nın ise bağımsız bölüm maliki olmadığı, diğer tapu malikleri ile birlikte mirasçı sıfatı ile arsa sahiplerinden biri olduğu, yapılan işlevlerde herhangi bir dahilinin olmadığı gibi çıkarının da bulunmadığı, kendisinden talepte bulunulamayacağı gerekçesi ile bu davalı ile ilgili taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı Kooperatif vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
1) Dava 31/03/2013 tarihinde açılmış, kooperatif sicilden 15/07/2013 tarihinde terkin edilmiş olup bu aşamada yapılan tebligatların da usulsüz olduğu, davalı vekilinin 11/02/2016 tarihli duruşmada beyanda bulunmak için süre talep ettiği halde bu talebinin reddedilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur.
Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda; mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan ve savunma hakkı verilmeksizin hüküm tesisi, anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru görülmemiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.