Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/3906 E. 2019/192 K. 28.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3906
KARAR NO : 2019/192
KARAR TARİHİ : 28.01.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince ek karar yönünden temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili; davalı kooperatifin üyesi olan davacının Kooperatifler Yasası’na muhalefeti nedeniyle üyelikten çıkarıldığı gerekçesi ile kuraya dahil edilmediğini, kendisine konut tahsis edilmediğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2009 tarihli 2005/44 Esas, 2009/257 Karar sayılı kararı ile davacının davalı kooperatifin tüm borç, hak ve yükümlülükleri ile ortağı olduğunun tespitine ilişkin kararın onanarak kesinleştiğini, kooperatifin defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davacının 2.006,00 TL. aidat, 9.287,72 TL. reeskont faizi toplamı 11.293,72 TL. alacağı bulunduğunun tespit edildiğini belirterek … İlçesi, … Mevkii, 416 ada 8 parsel sayılı taşınmazda konut tahsisine, konut tahsisi mümkün olmaz ise davacı zararı karşılığı fazlaya dair hakları saklı tutarak 11.293,72 TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 21.10.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah etmiştir.
Davalı; cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece; davacının … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2009 tarihli, 2005/44-257 sayılı kesinleşmiş kararı ile tüm borç, hak ve yükümlülükleri ile birlikte davalı kooperatifin üyesi olduğu saptandığı, dava konusu … İlçesi, … Mevkii, 416 ada 8 parsel sayılı taşınmazda 22.07.2008 tarihinde ferdi mülkiyete geçilerek, tüm bağımsız bölümlerin mülkiyetinin hak sahiplerine devredildiği, kooperatif adına kayıtlı bir bağımsız bölüm bulunmadığından davacıya tahsis edilebilecek bir konut da bulunmadığı, ifa imkânsızlığı nedeniyle davacının öncelikli talebi olan konut tahsisine ilişkin isteminin kabulü mümkün görülmediği, bilirkişi raporu ile dava tarihindeki reel ödemeleri dikkate alınarak hesaplanan 72.073,00 TL. bedel üzerinden davacının tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece 17.03.2016 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Ek kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece davalı adresi kolluk marifeti ile tespit edilmiş olmasına rağmen Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine aykırı olarak bu adrese tebligat çıkarılmadan ticaret sicili adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddeye göre yapılan tebligat geçersiz olduğundan kararın tebliği de geçersizdir. Bu nedenle davalının temyiz isteminin süresinde olduğu kabulü gerekir. Ek karar yerinde olmadığından kaldırılmasına karar verilerek temyiz incelemesinin yapılmasına geçildi.
Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur.
Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda; mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisi, anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.