Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/3810 E. 2019/283 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3810
KARAR NO : 2019/283
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki rucuen tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, dava dışı… tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/571 Esasından müvekkili ve davalılar aleyhine açılan tazminat davasının kabulü ile 23.591,57 TL.nin yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair kesinleşen kararın takibe konulduğunu, toplam 28.659, 46 TL.nin müşterek ve müteselsil hükmü gereğince müvekkilince ödendiğini, müvekkili ile davalı arasında ihale yolu ile hizmet alımlarına ait tip sözleşme imzalandığını davalıların koruma ve güvenlik işini aldığını, söz konusu işleri yürütmek üzere davalıların personel çalıştırdığını, sözleşmeye göre sözleşme konusu … ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukların tamamının yükleniciye ait olduğunu, davalıların işten çıkarmış olduğu personelin kıdem ve ihbar tazminatlarını ve diğer maddi yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ileri sürerek bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile 2.500,00 TL.nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Özel Güvenlik ve Koruma Ltd. Şti. vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve Koruma Ltd. Şti. vekili, davanın reddini istemiştir
Mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karar, Dairemizin 14.04.2015 günlü, 2014/8367 E. 2015/2547 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, gerek hizmet sözleşmesi gerekse de şartname uyarınca dava dışı çalışan işçilerin nerede, nasıl, hangi günlerde ve günün kaç saatinde çalışacağının idare tarafından belirleneceği ve yapılan değişikliklerinde derhal yüklenici tarafından idareye bildirileceğinin düzenlendiği, hizmet satın alınan şirketler değişse bile çalışan işçilerin aynı olduğu, hizmet sözleşmesi süresi bitse dahi yeni bir sözleşme ile işin tasfiye edilmeksizin aynen aynı işçilerle işe devam edildiği, bu kapsamda davacı idarenin işçilerin çalıştırılmasında yetkili olduğu, çalışma koşullarının idarece belirlendiği, sözleşme süresinin dolması ile … akdinin feshedilmesinden sonra işçi tarafından feshin haksız olduğundan …/…
bahisle dava açılarak işçi alacaklarına hükmedildiği ve sonra asıl işverence ödemenin mahkeme kararına istinaden yapıldığı, bu nedenle işçilerin üzerinde yönetim hakkının da asıl işverende olduğu, tasarruf yetkisi kullanılarak işin sona ermesi ile haksız feshin yapılması suretiyle ödeme doğduğundan asıl işverenin tasarrufunda olan bir … ilişkisi bulunduğu,bu kapsamda davacı idarenin kendi tasarrufundan doğan bir alacaktan dolayı rücu talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki niteliğinde olan genel şartnamenin 38. maddesi hükümlerine göre, üst işveren olan davacının tazminat ve ücret alacaklısı işçiye karşı sorumluluğu, 1475 Sayılı Kanun’un 1/son maddesinde belirtilen işçinin alacağının garanti altına alınması için getirilmiş olan ödeme yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır. Sözleşme uyarınca işçi ücretleri yükleniciye aittir. Bu hüküm gereği davalıların işçi çalıştırdıkları süre ile ilgili kıdem tazminatı ve son işveren davalının da kıdem tazminatı ile birlikte izin ve ihbar tazminatından sorumlu olduğu açıktır. Bu konularda HMK 266. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmüne rağmen mahkemece hukukçu bilirkişiden rapor alınması da doğru görülmemiştir. Mahkemece uzman bilirkişiden tarafların sorumluluklarına ilişkin ayrıntılı,açık belirleme yapılan rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı şekilde yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Her iki tarafın tacir olduğu ve bu nedenle davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği halde asliye hukuk mahkemesi olarak yargılama yapılarak karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.